24 Temmuz 2016 Pazar

Mutsuz Olmak Günahtır -Mustafa Çay

Kitabın Adı: Mutsuz Olmak Günahtır
Mutsuz Olmazk Günahtır
Yazarı: Mustafa Çay

Yayınevi: Çay Yayınları

Sayfa Sayısı: 406

Bana kişisel gelişimi sevdiren, mutlu olmayı gerçekten öğreten kitaplardan biri Mutsuz Olmak Günahtır. Elimden bırakamadım ve neredeyse bütün cümlelerin altını çizmek istedim. Bu kitabı keşfedip okuduğum için kendimi çok şanslı hissediyor ve şükrediyorum.

Kişisel gelişim kitaplarının sıkıcı ve birbirinin aynısı olduğu düşüncesine sahipseniz, Mutsuz Olmak Günahtır kitabını okuduğunuzda bu düşünceniz tamamen değişmiş olacak. Çünkü ilk sayfadan son sayfaya kadar hiç sıkmadan, esprilerle, benzetmelerle, mutlu olma alıştırmalarıyla, samimi bir şekilde yazılmış cümleleriyle bitmesini hiç istemeyeceğiniz bir kişisel gelişim kitabı okumuş olacaksınız.

Mutsuzluklarımızın ve moral bozukluklarımızın çok büyük kısmının ne kadar gereksiz olduğunu, gülümseyerek yaşamak varken boş yere nasıl da kendimizi harap ettiğimizi, mutluluğun bir yaşam biçimi olduğunu ve ne kadar gerçek ve ulaşılabilir olduğunu gösteriyor kitap; okurken her bir sayfada bunların farkına vardım. Çok olumsuz düşünen ve mutsuz bir insan değildim zaten. Ama buna rağmen sanki karanlıklar içindeymişim ve bu kitapta okuduklarımla yavaşça aydınlanıp ferah bir yaşama çıkıyormuşum gibi hissettim. Her şeye rağmen mutlu olmak, her şeye rağmen inancını yitirmeyip derin umutsuzluklara kapılmamak nedir, bunu öğretti kitap bana. Boş yere mutsuz olan insanlara çığlıklar atıp onları sarsmak, kendilerine getirmek istiyorum. Boşu boşuna hissedilen acılara saplanıp kalmanın, zaten sınırlı olan zamanımızı ne kadar kalitesiz hale getirdiğini fazlasıyla anladım. Neyse, daha fazla uzatmadan altını çizdiğim cümlelere geçiyorum, Mutsuz Olmak Günahtır kitabını mutlaka ama mutlaka okunması gerekenler listeme aldığımı söylememe bile gerek yok sanırım :) İyi okumalar...



---altını çizdiklerim---

Bunu görmek için uzaklara bakmanız gerekmez. Kendi yaşamınıza bir bakın. Hak ettiğiniz hayatı yaşıyor musunuz? Duygularınız size mi, yoksa bambaşka etkenlere mi bağlı? (sf 12)

Bu yüzyılda, duygularımız eğer bu kadar zayıfsa, küçücük bir olay bizi hemen yere serebiliyorsa, içindeki milyarlarca nöronu saydığımız beynimiz hakkında her şeyi biliyor ama kullanamıyorsak, gerçekten acınası bir durumdayız demektir. (sf 14)

Şu ana kadar neler yaşadığınızın, kim olduğunuzun ve nasıl bir karaktere sahip olduğunuzun bir önemi yok. Her kim olursak olalım, her an değişim fırsatı bizimle birliktedir. (sf 25)

Gerçekler değişebilir. Değişmesi en zor olan şeyler ise, zihnimizin içindeki gerçeklerdir. Ve sanıldığının aksine, hayatımızı dışımızdakiler değil, tamamen içimizdekiler şekillendirir. (sf 38)

Eğer biri gitmek istiyorsa, onu zorla tutmamalısınız. Bu kural duygularımız için de geçerlidir. Duygular bize kene gibi yapışmazlar. Aksine duygular saman alevi gibidir. Hızla etkisini kaybeder. Ama siz o alevin üzerine benzin dökerseniz, yangın hiç bitmeyecektir. (sf 77)

Olaylar ve duygular da tıpkı hamsi gibidir. Sıcağı sıcağına tadını alırız ya da vermemiz gereken tepkiyi sıcağı sıcağına veririz. Eğer olay yaşanıp bittikten sonra hala devam ettiriyorsak, o zaman kabak tadı vermeye başlar. (sf 94)

Bu dünyada en iyi anlaşacağınız insan, kendiniz olmalısınız. Eğer kendinizle mükemmel bir arkadaş olmayı, zihninizin içinden geçenleri denetleyebilmeyi başarırsanız, hayata gerçekleştiremeyeceğiniz çok az şey vardır diyebiliriz. (sf 135)

Hayatta karşımıza acılar çıkar. Üzülürüz, baş etmeye çalışırız, ağlarız ama bir şekilde biter. Hepimizin yere düştüğü, yaralandığı anlar vardır. Çok canımız acır, ağlarız, gerçekten de zor bir durumdur. Ama pansuman yapılır ve o yara kısa bir süre içinde kaybolur gider. (sf 150)

Özgürlük, bir kölenin hayali olduğuna göre, demek ki bizim de yaşamda hangi konularda köle olduğumuzu fark edip bu konularda özgürleşmemiz gerekecektir. (sf 236)

Büyük beyinler, büyük şeylerle uğraşır. Küçük beyinler ise, diğer küçük beyinlerden birkaç santim daha büyük görünmek için haklılık savaşı verirler. (sf 254)

Bütün acıların bir son kullanma tarihi vardır. (sf 262)

Ben insanın herhangi bir konuda güçsüz ve mutsuz olmasının kabul edilebilir bir yanı olduğuna inanmıyorum. Zayıf güçleneceksiniz. Her ne durumda olursanız olun, sizden çok daha kötü durumda olan ve yaşamlarını değiştiren milyonlarca insan var. (sf 265)

Eğer her şey yolundaysa, zaten her şey yolundadır. Ama bir şeyler ters gidiyorsa, bunda da mutlaka bir hayır vardır. (sf 278)

Kendinize daha yüksek standartlar belirleyin. Ne demek, ‘’Ben yenilmeye mahkum muyum?’’ Eğer yenildiysen kalkarsın ayağa ve tekrar denersin. (sf 283)

Diğerleri çocukça cahillikler yaparken ,sizn de onlar gibi olmanız gerekmiyor. Yetişkin ve olgun bir insana yakışan davranışlarda bulunun. (sf 295)

Kendinize, ‘’Bu gerçekten önemli mi?’’ diye sorduğunuz zaman o problemin pek de kafanıza takmaya değmeyecek bir şey olduğunu görmeye başlarsınız. (sf 297)

Değişim oyununun ilk hamlesi bulunduğunuz çevreyi değiştirmektir. Eğer sizi sınırlandıran bir çevrede bulunuyorsanız, zincirlerinizi kırmanız oldukça zordur. Ayaklarınızda zincirler varken yürüyemezsiniz. Bütün değişimler, bir vazgeçişten sona başlamıştır. Eğer olduğunuz yerden ayrılmayı göze alamıyorsanız, yeni yerler keşfedemezsiniz. Eğer değişim riskini göze alamıyorsanız, o zaman ‘’Benzeme Yasası’’ sizi bulunduğunuz ortamlara ve koşullara uyarlayacaktır. Herhangi bir şeye alışmak konusunda son derece başarılıyızdır. O yüzden değişme kararını bir an önce vermezseniz, kaçmak istediğiniz şeye kısa sürede benzemeye başlarsınız. (sf 330)

Bilmemiz gereken en önemli şey, hayatımızın kontrolünün bizim elimizde olmasıdır. Eğer kontrol elimizden çıkıp giderse, hayatımızı bizim dışımızda bazı güçler şekillendirmeye başlar. (334)

Doğru seçimler yapmak, hayatımızın kontrolünü ele almak demektir. Yanlış seçimlerde ise kontrol artık bizim elimizde değildir. (sf 335)