24 Mayıs 2018 Perşembe

Yüzbaşının Kızı - Alexandr Puşkin

Mayıs 24, 2018
 Herkese selamlar :) Instagram'da toplaştığımız tatlı mı tatlı kızlarla birlikte #heraybirdünyaklasiği etkinliğimiz kapsamında Alexandr Puşkin'in Yüzbaşının Kızı kitabını okuduk. Son derece sadeve akıcı bir dili vardı ama okuduğumuz diğer klasiklere göre azıcık gölgede kaldı benim için. 



Konu

Pyotr Andreyiç, 17 yaşında, asker olmak üzere babası tarafından Orenburg'a gönderilir. Yolda tipiye yakalandıkları sırada onlara kalaca yer konusunda yardım eden bir köylüye kürk ceketini hediye eder. Bu köylü, Orenburg'a gittiklerinde karşılarına bu kez bir isyancı olarak tekrar çıkacak olan Pugaçev'dir.

Bu isyanlarla mücadele ettikleri sırada Pyotr Andreyiç, yüzbaşının kızı olan Masha'ya aşık olur. Fakat bazı karışıklıklar yüzünde bu aşk isyancılarla edilen mücadelede olumsuz etkilere yol açar ve aralarındaki aşkı etkiler.

Genel Yorumlarım

1 gün içerisinden biten, oldukça sade dili olan Yüzbaşının Kızı hiç sıkmadı beni. Ama bende iz de bırakmadı. Nedense öyle kuru kuru okumuş gibi oldum hiç etkilenemedim. Martı ysyınlarından okudun; belki çeviriyle de ilgili olur bilemiyorum... Okusam da olurmuş okumasam da diyeceğim kitaplardandı..


Altını Çizdiklerim

Ne olacak senin bu halin? Seni doğru yola ulaştırması için Tanrı'ya yalvarıyorum ancak ondan bunu istemeye bile yüzüm yok! (sf 70)

Tanrı'nın dediği olur. Onun bizim için planladıkları bizim isteklerimizden daha iyi olabilir. (sf 72)

14 Mayıs 2018 Pazartesi

Sucker Punch

Mayıs 14, 2018
Herkese selamlar! :) Şimdiye kadar izlediğim en marjinal ve mükemmel filmlerden biri olan Sucker Punch'tan bahsedeceğim. Konusu çok tuhaf geldiği için izleyesim geldi; daha önce adını hiç duymamıştım. Ve çok tuhaf, çok etkileyici sahnelerle başlayarak sonuna kadar merakla izlettirdi kendini.



Konu

Babydoll, annesinin ölümünden sonra üvey babası tarafından bir akıl hastanesine kapatılır. Buranın akıl hastanesi olmaktan çok uzak bir yer olduğunu fark eder; müşterilere sergilenmek üzere kızlara dans ettiriliyordur. Babydoll da dans etmeye başladığında zihninde tuhaf şeyler gerçekleşir ve fantastik bir dünyada bulur kendini. Dans ettiği süre boyunca o fantastik dünyada, bir bilgenin rehberliğinde, birçok yaratıkla savaşır ve çeşitli olaylar atlatır.

Bu fantastik dünya ziyaretleri sürerken Babydoll, akıl hastanesindeki 4 kızı da ikna ederek kaçmak ve özgürlüğe kavuşmak planları yapar. Örgütlenen bu 4 genç kızı çok farklı sonuçlar bekler.

Genel Yorumlarım

Fark ettiğiniz üzere filmin konusunu yazarken çok kafam karıştı ve düzgün ifade edemedim... Çünkü cidden son derece tuhaf bir konu, çok ama çok marjinal şeylerle desteklenmiş ve olay örgüsü anlaşılması güç hale gelmiş. Anlayabilmem için filmi ikinci kez izlemem gerekiyor mu bilmiyorum. Konusu itibariyle kafamda net bir sonuç bırakmamasına rağmen bu fil hayatımda izlediğim en etkileyici görsellere ve müziklere sahipti. Özellikle de baştaki o gotik sahneler beni büyüledi.

Herkese tavsiye edebileceğim bir film; bu kadar etkileyici şeyi içinde barındıran nadir yapımlardan birisi.







 

İNSANOĞLU KUSURLU BİR VARLIKTIR

Mayıs 14, 2018


İnsanoğlu kusurlu bir varlıktır. Çileden çıkarıcı ve dibe çeken zayıflıkları, kişiyi ayaklarından kelepçeleyen , ellerinden zincire vuran aciz , kötümser ,sinir bozucu korkuları, hayatın zevkini yakalamalarına engel olan ve onları acımasızlaştıran hırsları ve kendi sahip oldukları güzellikleri görmelerini engelleyen ,sürekli etrafındaki insanlarla kendilerini kıyaslayıp kendilerini küçülten kıskançlıkları… İşte tüm bunlar yüzünden insanoğlu kusurlu ve eksik bir varlıktır.
Hiç korkularınız sizi boğduğu için yaşamdan zevk almaktan ve yaşam yolunda ilerleyemediğinizden o güven ve başarı duygularından mahrum kalıyormuşsunuz gibi hissettiğiniz oldu mu? Sinsi ,bir virüs gibi tüm beyninizi ele geçiren o birinci, en üstün olmayı isteme duygusunun benliğinizi fethedip sizi tamamen sarmalayan ve gaddarlaştıran o hırslarınız yüzünden dünyadaki değerli duyguları tatmayı kaçırmakta olduğunuzu düşündünüz mü hiç? Sizi kilitli bir kutuda tıkılı kalmış gibi güçsüz ,yetersiz ,acınası hissettiren o kahredici zayıflıkların, hasta eden ve gitgide eriyip gitmenize sebep olan sinir bozucu etkisini farkettiğiniz bir an oldu mu ?Ya da kötü bir insan olmanıza sebep olacak kadar ,o haksız başarılarınızı ,hiçbir bedel ödemeden sahip olduğunuz halde bu sahip olduğunuz şeyi böbürlenerek diğerlerinin gözüne soka soka hava atıp sizi küçük düşüren ve iyi şeyleriniz olmasına rağmen başkalarına bakıp daha iyisini istemenize neden olarak insanlıktan çıkma eğilimi yaratan o sevimsiz ,iğrenç kıskançlıklarınızın yarattığı, yapay mutlulukla sarmalanmış benliğinize bakıp gerçek olan o güzel duyguları hissetmek istediniz mi?
Bazen olduğumuz kişiden ya da içimizdeki bu duygulardan memnun olmasakta kendimizi değiştirecek cesareti bulmakta güçlük çekeriz. Bizi bu hislerden çekip alması için birşeylerin gerçekleşmesini bekleriz ve böylelikle belkide hayatımızın muhtemelen çok büyük bir kısmında hatta belki sonuna kadar bekleyebileceğimizin farkına varamayız. Belki de tek yapmamız gereken o duyguları kendimiz hapsederek hayatımızın dümenini kendi elimize almamız. Ve ben bugün kendi hayatım için bu duyguları içimden çekip çıkarabilecek güce sahip olduğumu hissediyorum. Umarım siz de bir gün içinizde bu hissi bulup feraha ulaşabilirsiniz. Unutmamak gerek ki hiçbir şey zor olsa da imkansız değildir.

10 Mayıs 2018 Perşembe

Yeni Başlangıçlar Yapmak

Mayıs 10, 2018
 Hepinize selamlar. :) Burayı ara sıra günlük yazar gibi de kullanmaya karar verdim çünkü buna ihtiyacım var. Sizlerle hayatımdaki dönüm noktalarını, ruh hallerimi, değişimlerimi paylaşmak istiyorum. Bu yazılar için ayrı bir kategori oluşturmak istiyorum ama bu kategorinin isminin ne olması gerektiğinden emin olamadım.

Her neyse, geçelim konumuza. Son zamanlarda, daha doğrusu son aylarda kendime çok yabancılaştığımı ve yapmam gereken şeyleri çok fazla aksattığımı fark ettim. "Yapmam gereken" şeyler dediğim aslında daha çok yapmayı istediğim ve sevdiğim şeylerden oluşuyor gerçi. Bu listenin başında gelen şey ise buraya, biricik bloguma vakit ayırmak. ♥

Buraları uzun süre ihmal ettiğim için herkesten ve kendimden özür diliyorum ve değişmem için gereken soruları cevaplamaya geçiyorumm... Sorularımızın genel teması şöyle. Hayatımın kalitesini arttırmak için gelişmeye ihtiyaç duyduğum hangi yönlerime öncelik vermem gerekiyor?  Alışkanlıklarım beni engelliyor mu geliştiriyor mu?

  1. Değiştirmek istediğim/Vazgeçmek istediğim alışkanlıklarım neler? Bunları Nasıl Değiştireceğim?

- Bilgisayar oyunlarına çok fazla vakit ayırmak. 

Bu alışkanlık beni engelliyor ve geriletiyor. Zamanı öldürüyorsam, kaybediyorsam, ziyan ediyorsam, ona düşmanca davranıyorum demektir. O zaman niye benim yanımda olsun? Zamanım ve hayatım kendini asla tekrar etmeyecek kadar yaratıcı ve zengin. Ve gerçekten TEK değerli olan. Hayatımın bugün bana ihtiyacı var; sanal bir ortamda kendim olmaksızın saatler geçirmek, değerli hayatıma yaptığım büyük bir haksızlık.

- Telefonumdaki her mesaja cevap vereceğim diye günümün büyük kısmını, farkında olmaksızın  ziyan etmek.

İnsanlar bekleyebilir. Herkese cevap vermek zorunda olmadığımı biliyorum ve yakın arkadaşlarımla sohbet etmek istediğim anlar dışında artık telefonumu günde en fazla birkaç kez elime alacağım.

-Üşengeçlik gerekçesiyle çok sağlıksız beslenmek.

Sağlıksız hazır gıdalarla beslenmeye devam ettikçe daha fazla sağlık sorunları yaşayacağımın farkındayım. Bu hazır gıdaların enerjimi düşürdüğünü, beni daha yorgun bir insan kıldığını da biliyorum. Artık sabahları okula gitmeden evvel son ses müzik dinleyerek ekmeksiz bir kahvaltı yaptıktan sonra giyinip evden çıkacağım. Çünkü şimdiye kadar hep, 2 bardak kahve dışında herhangi bir kahvaltı yapmış değilim okula giderken...Kahvaltıdan sonra kahve ödülü iyi bir fikir olabilir :D

- Zihnimi yönlendirmeye (Neuro linguistic programming) üşenerek düşünmemem gereken konular ve insanlar hakkında düşünmek. Bu yüzden yakın arkadaşlarımın da canını sıkmak.

Neden?Neden bunu yapıyorum? Benim zihnim bu kadar değersiz mi de gerekmeyen her şeyi alıyorum beynime? Düşünecek onca güzel şey varken bana hiçbir katkısı olmayan insanlarla ilgili aklımı yormak bana HİÇBİR ŞEY kazandırmıyor. Zamanımı daha dolu geçirmeye başlayınca bu konu da düzelecek.

- Karşılaştığım birtakım küçük problemleri aklımda büyüterek büyük resmi görememek.

Yaşantımdaki ufak sorunları o anın içine yayıyorum ve bu da tüm düşnce sistemim alt üst ediyor. Halbuki bu problemlere uzaktan, objektif bir şekilde bakmalıyım ve her zaman için hayatımın genel resmini düşünerek hareket etmeliyim.



Aklıma gelen soruları cevaplamaya çalıştım. Şimdi de kişisel gelişim ve NLP için ayırmış olduğum bir deftere yazdığım şeylerden birtakım alıntılar paylaşacağım sizlerle. Eminim ki hepimize iyi gelecek bu cümleler. :)

Bu arada, Günün Şarkısı diyorum ve bunu bıuraya bırakıyorum... https://www.youtube.com/watch?v=0N36UnLdONw

Bu dünyada en iyi anlaşacağınız insan, kendiniz olmalısınız. Eğer kendinizle mükemmel bir arkadaş olmayı, zihninizin içinden geçenleri denetleyebilmeyi başarırsanız, hayatta gerçekleştiremeyeceğiniz çok az şey vardır. Her gece yatmadan önce zihninizde, olmayı hayal ettiğiniz, kendine güvenen yeni halinizi canlandırın. (Mutsuz Olmak Günahtır, ssf255)

Kendinizi her gün yenilenen ve başka birisine dönüşen biri olarak görün. Dünkü siz, bugünkü siz değil. Dün yaşandı ve bitti. Dersinizi aldınız ve sayfa kapandı. Bu kadar! (Mutsuz Olmak Günahtır, sf 261)

Zayıf olmanın, güçsüz olmanın bir mazereti olamaz! "En büyük acıları ben çektim" diye övünmenin de anlamı yok. Kendinizi mutsuzluk ve acınma bataklığından kurtardığınız an, yaşamaya yeniden başladığınız andır. (Mutsuz Olmak Günahtır sf 266)

Sonunda kaybedecek bile olsanız, değerlerinizden ve dürüstlüğünüzden vazgeçmeyin. Kimsenin sınırlayıcı inançlarının sizi etkilemesine izin vermeyin. (Mutsuz Olmak Günahtır, sf 291)

Olabildiğinin en iyisi olmak için kendine karşı sorumluluğun var. Başarılı, mutlu ve doyumlu bir birey olabilmek için kendi rüyalarının peşinden gitmeye hakkın var. (1440 Dakika, sf 42)

Benim hayatımın değerli pek çok yönü var. Ve bunun,A kişisinin ya da B kişisinin beni sevmesiyle bir ilgisi yok. Benim bir insan olarak değerim ne olduğuma ve ne yaptığıma bağlıdır, insanların bu konuda ne düşündüklerine değil. (Depresyon, Ivy Blackburn)

Kendine sağlıklı, güçlü ve mutlu bir insan olduğunu hatırlat. Her şey yolunda giderken mutlu olmayı bir budala da becerir. Yaşam ustası kişi, dikenler arasındaki gülü görebilen, güle odaklanandır. (Mutluluk Kitabı, Nil Gün)