22 Ağustos 2018 Çarşamba

Halil Cibran - Ermiş

Herkese selamlar! 56 sayfa olmasına rağmen aşırı etkileyici ve düşündürücü bir kitaptan bahsedeceğim. Halil Cibran'ın Eriş kitabını birçok bookstagram hesabının paylaşımlarında görüyordum; herkes çok beğeniyor ve mutlaka okunması gereken kitaplardan olduğunu söylüyordu. Bu kadar çok ismini duymasam belki de sıkıcı oldugunu düşünüp okumayacağım bir eser olabilirdi Ermiş. Çünkü çok sayfalı olan ve ayrıntılı bir olay örgüsü içeren, beni başka yaşamlara çeken romanları daha çok seviyorum.

Ermiş ise olay örgüsü içermemesine rağmen beni kendi dünyasına çeken ve düşündüren, çok şeyi fark ettiren bir kitap oldu. Sabahın 6'sında okumuş olmamın da etkisi var mı bilmiyorum ama bende inanılmaz farkındalıklar oluşturdu. Zaten önemli bulup defterime yazdığım o kadar çok cümle oldu ki, neredeyse kitabın tamamını defterime aktarıyordum.

Ermiş'i okuyunca hayata dair birçok farkındalık yaşadım; yazmış olduğum cümleleri de tekrar tekrar okumayı planlıyorum. Kitabın içindeki düşünceler öyle değerli ki... Şimdi alıntılarımı yazacağım; onları okuyunca zaten kitabı da okumak isteyeceksinizdir.. Herkese keyifli okumalar... ^^


Altını Çizdiğim Cümleler

  Aşk sizi çağırdığı zaman,onu izleyin... Yolları zorlu ve dik olsa da. Kanatları sizi sardığı zaman ona teslim olun. Tüyleri arasına gizlenmiş kılıç sizi yaralayacak olsa da. Hem aşk sizinle konuştuğu zaman, ona inanın. Bahçeyi tarumar eden kuzey rüzgarı gibi darmadağın etse de düşlerinizi sesiyle. Çünkü aşk taçlandırdığı gibi çarmıha da gerer sizi. Yücelerinize tırmanıp, okşar sever güneşte titreyen en körpe dallarınızı. Derken inip köklerinize, sarsar toprağa sıkı sıkıya tutunuşlarını. (sf 6)

Ne sahip olur aşk ne de sahip olunmak ister. Çünkü aşk aşka yeter. (sf 7)

Yüreklerinizi verin, fakat teslim etmeyin birbirinizin eline. Çünkü bir tek Hayat'ın avucuna sığar yürekleriniz. (sf 8)

Aylaklık, mevsimlere yabancı düşmek, heybetle ve mağrur bir teslimiyetle sonsuza yürüyen yaşam kafilesinin dışında kalmaktır. (sf 14)

Çalışırken, yeryüzünün en ırak düşünün; daha o düş doğarken sizin payınıza düşmüş olan parçasını gerçekleştiriyorsunuz. Ve çalışmayı sürdürmekle, aslında hayatı sevmiş oluyorsunuz. ( sf 14)

Hayatı çalışmak yoluyla sevmek hayatın en derin sırrına ermek demektir. Fakat eğer ıstırap çekerken, doğduğunuz güne lanet edip bedeninizin yükünü taşımayı alnınızın kara yazısı sayıyorsanız, o zaman size cevabım şudur: Yazıları silecek olan sadece alın terinizdir. (sf 14)

Sevinç ve keder birlikte gelir; biri sofranızda sizinle otururken, unutmayın diğeri yatağınızda uyumaktadır. (sf 16)

Günleriniz dertsiz, geceleriniz eksiksiz ve hüzünsüz olduğu zaman değil. Tam tersine, bütün bunlar yaşamınızı kuşatmışken, çıplak ve tüm bağlardan kurtulmuş olarak hepsinin üzerine yükseldiğiniz zaman özgürsünüz gerçekten. (sf 26)

"Hakikati buldum." değil, "Bir hakikat buldum." deyin. "Ruhun yolunu buldum." demeyin. "Kendi yolumda yürüken bir ruhla karşılaştım." deyin. Çünkü ruh her yolda yürür. Ruh ne bir hat üzerinde yürür, ne de saz gibi büyür. Ruh, sayısız taç yapraklı lotus çiçeği gibi kat kat açılır. (sf 30)