31 Aralık 2017 Pazar

Bizim İçin Önemli Olan Şeylere Odaklanmak

Aralık 31, 2017
  Dünya üzerinde sınırlı bir zamanımız var. Her birimize günlük 24 saat verilmiş. Ancak zamanımızı nasıl değerlendirdiğimiz bizim seçimimizdir. Mutluluğumuz ve hayatta bizim için önemli olduğunu düşündüğümüz ve görevimizle uyum içinde olan şeylere odaklanmamızdan kaynaklanır. Eğer çok fazla yapmaya çalışırsak önceliklerimiz karışır ve bu da bizi karmaşaya, kafa karışıklığına ve mutsuzluğa götürür.



Gerçekten Önemli Şeylere Odaklanın

Bizim için daha büyük anlam ve değer içeren olaylara dahil oldukça gerçek deneyimler edinme şansımız artar. Bu doğal olarak alışkanlık edindiğimiz bazı şeylerden vazgeçmek anlamına gelebilir. Bu gerekli olmayan aktivitelere daha az katılarak gerekli olanlar için daha fazla zaman edinebiliriz. Hayattaki amacımız ve misyonumuza ve bunlarla ilgili alanlara çok iyi odaklanabiliriz.

Seçimimizin Açıklığı misyon Tanımımızdan Gelir

Misyonumuz neyin bizim için önemli olduğunu neyin olmadığını ayırmamıza yardımcı olur. Her aman önemli olaylara odaklanmak kolay değildir. Hayat karşımıza odaklanmamızı zorlaştıran çok farklı ihtiyaçlarla çıkar. Ailevi yükümlülüklerimiz, profesyonel ihtiyaçlarımız, finansal ihtiyaçlarımız, gönüllü yaptıklarımız ve sosyal yükümlülüklerimiz... Nereden başlamalıyım? Kime evet demeliyim? Kimi reddetmeliyim? Önceliklerimizi karıştırmak ve ihmal etmek kolaydır. Kendinizi bir hareketin anlamını sorgularken bulduğunuzda, "Bu gerçekten yapmak istediğim şey mi?" sorusu yardımcı olacaktır.

Sadece gerekli olan şeylere odaklanmak için açık bir görüşümüz ve tutkumuz olmalıdır. Aklımızı sadece amaçlarımızı gerçekleştirmekle meşgul edersek en büyük başarı şansını yakalamış oluruz. Çünkü tüm enerjimiz, gücümüz ve konsantrasyonumuz elimizdeki göreve odaklanmıştır ve bu yaratıcılığımızı serbest bıraktığı gibi tüm çabamızı da bu işe vermemizi sağlar. Aklımız, vücudumuz ve ruhumuz görevi tamamlamak için birleşir.

Odaklanmak Misyonumuzu Kolaylaştırır

Enerjinizin yüzde doksan beşini hayatınızın en önemli altı ya da yedi alanına yönlendirdiğinizde bu önemli  alanlarda yaratacağınız farklılıkları göreceksiniz. Bizim için önemli şeylere odaklandığımızda ve en büyük katkıyı sağlayabileceğimiz alanlara zaman harcadığımızda kendimiz ve çevremizdekiler için değerimiz katlanarak artar.

Azim Jamal

27 Aralık 2017 Çarşamba

Öksüzler Treni - Christina Baker Kline

Aralık 27, 2017
 Herkese selamm :) Arkadya yayınlarından çıkmış olan Öksüzler Treni kitabını yorumlayacağım. Sıkıcı bir kitap değildi ama nedenini anlayamadığım bir şekilde elimde sürünen, bir iki hafta içerisinde ancak bitirebildiğim, araya başka kitaplar sıkıştırdığım bir kitaptı. Arkadyadan okuduğum hiçbir kitapta böyle hissetmemiştim daha önce; hepsi aşırı sürükleyici ve en fazla 2 günde biten kitaplardı. Bu yüzden öksüzler treni beni biraz şaşırttı. Neyse, konudan biraz bahsedip genel yorumlarımı ayrıntılı olarak yapayım. 



Kitabın Adı: Öksüzler Treni

Yazarı: Christina Baker Kline

Çevirmen: Duygu Parsadan

Yayınevi: Arkadya Yayınları

Sayfa Sayısı: 368


Konu

Kitapta 2 ana karakter var; birisi 16 yaşında, koruyucu ailesiyle yaşan ve problemleri olan 16 yaşındaki Molly. Diğer ana karakter de çok yaşlı bir kadın olan Vivian. Molly, kütüphaneden kitap çalmaya teşebbüs ettiği için toplum hizmeti cezası alıyor ve yaşlı bir kadının çatı katını temizlemesine yardım ederek bu cezayı tamamlayabileceği bir fırsatla karşılaşıyor. Kitapta Molly'nin günümüzde yaşadıkları ve Vivian'ın çocukluğundan itibaren yaşadıkları bölüm bölüm anlatılıyor.

 Vivian, daha küçücük bir kız çocuğuyken öksüz kalıyor ve onun gibi binlerce öksüz çocuğun evlat edinilmek üzere yolculuk yaptıkları bir trende yolculuk etmek zorunda kalıyor. Verildiği ailelerde açlık, sefalet, taciz, şiddet gibi zorluklarla karşılaşıyor. Ama hayatı bir şekilde değişiyor ve yıllar sonrasında Molly'e bu zorluklarla dolu hayatını anlatıyor.


Genel Yorumlarım

Konusu ilginç ve sürükleyici gibiydi ama bence daha çok zenginleştirilebilirdi. Anlatımından mı konusundan mı bilmiyorum ama ben biraz sıkıldım okurken. Belki de araya zaman koyarak parça parça okuduğum için böyledir.

22 Aralık 2017 Cuma

Hayat Seçimlerden İbarettir

Aralık 22, 2017


Siyah ve beyaz

Mutluluk ve hüzün

İyilik ve kötülük

Ne güzel duruyor siyahın üstünde beyaz.Hüznün içindeki acı yaşlarla örtülmüş gün yüzüne çıkmaya korkan mutluluk gibi.Kötülüğün içindeki etrafı dikenli duvarlarla çevrili cesareti kırılmış ,sıkışıp kalmış ,benliğini kaybetmeye başlayan iyilik gibi.

Sizin içinizdeki mutluluk da ortaya çıkmaktan korkuyor galiba.Onu o kadar az benimsemişsiniz ki ne olduğunu bile unutmuşsunuz.Hatta o kadar vahim ve zavallısınız ki başkasının hüznü sizin mutluluğunuz.Siz o kadar yanlışsınız ki iyiliği kötülük için kullanır olmuşsunuz.Galiba sizin içinizdeki iyilik tamamen benliğini yitirmiş.Sizde bu yüzden yitiksiniz işte.Oradan oraya savrulup duruyorsunuz.Aradığınızı bulduğunuzu düşünüp mutlu olduğunuzu sansanız da sonunda yine kendinizi en dipte buluyorsunuz.İşte bu yüzden gerçek mutluluğu yakalayanların sinsice peşinde dolanıyorsunuz.Ama biliyor musunuz? Biz o kadar doğruyuz ki bunu bilmemize rağmen size elimizi uzatıyoruz.Siyahın içindeki beyazın farkındayız çünkü.

Emin olun bir gün sizin de sayfanız aydınlanmaya başlayacak.Tek yapmanız gereken yeni bir sayfa açmak aslında.Tüm o karanlık geçmişinizi unutun.Hepsi size bilgelik ve olgunluk katmak için yaşandı ve bitti.Bunu anlayın.Başkalarından çıkarmayın bunların acısını.Suçu arayacaksanız kendinizde arayın.Çünkü hayatınızdaki her şey kendi seçiminiz.Yaşamın örümcek ağını ören insanın kendi değildir.O bu ağda sadece bir teldir.BU AĞA YAPTIĞI HER KATKIYI ASLINDA KENDİ KENDİNE YAPMIŞTIR.

Hadi siz de kendi kendinize oluşturduğunuz bu ağı yeniden yapılandırın.Bugüne kadar ne yapmayı seçtiyseniz tam tersini yapmayı deneyin.Emin olun hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz.

7 Aralık 2017 Perşembe

Otomatik Düşünceleriniz Farkına Varmak

Aralık 07, 2017

  1. Duygularınızdaki değişimleri gözleyin
İlk adım, ne düşündüğünüzün farkına varmaktır. Genellikle düşüncelerinizden çok, duygularınızın farkında olduğunuz için, düşüncelerinizi yakalamanın en kolay yolu, duygularınızdaki değişmeleri ipucu gibi kullanmaktır. Kendinizi bir anda, biraz önce olduğunuzdan daha kederli, endişeli, üzgün ya da umutsuz hissederseniz, ya da ağlamak istediğinizi fark ederseniz, bu duygu değişimi sırasında, zihninizden neler geçtiğini yakalamaya çalışın ve bir yere kaydedin.

Birkaç gün içinde, duygularınızdaki değişimlere daha duyarlı olmaya başladığınızı ve o duyguları harekete geçiren düşünceleri fark edebildiğinizi göreceksiniz. Aynı düşüncelerin, zihninizden tekrar tekrar geçtiğini de anlayacaksınız. Bu durum ister depresyonda olalım, ister olmayalım, hepimiz için geçerlidir.

  1. Düşüncelerinizi sayın
Olumsuz otomatik düşüncelerin farkına varmanın bir başka yolu, onları saymaktır. Bunu, yanınızda her düşünceyi bir çetele tutarak kaydedeceğiniz küçük bir kart taşıyarak yapabilirsiniz. Bu yöntem, sadece olumsuz düşüncelerinizin farkına varmanıza yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda bu düşüncelerinizi kağıda döküp onlara uzaktan bakmanıza da yardımcı olur.

Düşüncelerinizi bu şekilde, dışarıdan gözlediğinizde, sizi etkileme ve üzme güçleri de azalacaktır.

Bu işlemin sonunda düşündüğünüzden de çok olumsuz düşünceniz olduğunu fark edeceksiniz. Paniğe kapılmayın. Bu yalnızca, sizin onları yakalama konusunda ustalaştığınızın bir göstergesidir. Bir süre sonra bunların sayısı azalacaktır.

Eğer kendinize, "Bu kadar çok olumsuz düşüncem varsa, mantıklı düşünemiyorum demektir. Herhalde yetersiz ve zayıf bir insanım." Diyorsanız, bu tür düşüncelerin de depresyon işareti olduğunu hemen hatırlayın. Bunlar sizin kişiliğinizi yansıtmaz. Grip olan birinin ateşi varsa, bunu, onun zayıflığının yetersizliğinin işareti olarak mı görürsünüz?

  1. Düşüncelerinizi yazın
Otomatik düşüncelerinizin, nasıl olup da sizi rahatsız eden duygulara yol açtığını fark etmek için bir başka yol da, bu düşünceler zihninizden geçer geçmez, onları kaydetmektir. Bazı çevresel nedenlerle bunu o anda kaydetmek mümkün olmayabilir. Bu durumda duygularınızın zihinsel bir kaydını tutup, fırsat bulduğunuzda kağıda dökün. Düşüncelerinizi yazarken aşağıdaki planı uygulayabilirsiniz:

 Hangi duyguları yaşadınız?

0-10 arası bir cetvelde değerlendirecek olursanız, yaşadığınız duygu ne kadar rahatsızlık vericiydi? Duygularınızın size ne kadar rahatsızlık yaşattığını kaydetmenizin bir yararı, sıkıntınızın derecesini ayırt etmenize yardımcı olmasıdır. Bu yöntemle ayrıca, sıkıntınızı azaltıp azaltamadığınızı da kontrol edebilirsiniz.

Söz konusu duygularınız oluştuğu sırada, içinde bulunduğunuz durumu da yazın.

Tam olarak ne yapıyorsunuz? Neler düşünüyordunuz? Birkaç sözcükle, ayrıntılara girmeden, bu durumu belirtin.

Daha sonra, o sırada içinizden geçen otomatik düşünceleri yazın. Bu düşünceleri hiç yorumlamadan, değiştirmeden, zihinnizden geçtiği gibi kaydedin. Düşünceleriniz zihninzden sözcükler biçiminde değil de, bir görüntü biçiminde de geçmiş olabilir. Örneğin, kendinizi evinizde yalnız başınıza, konuşacak kimseniz yokmuş gibi hayal etmiş olabilirsiniz.