Debbie Macomber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Debbie Macomber etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

3 Ekim 2016 Pazartesi

Çiçeklerimi Rüzgara Verdim-Debbie Macomber

Ekim 03, 2016
Herkese selamlar.  :) Debbie Macomber’ın Küçük Mucizeler Dükkanı serisinin sekizinci kitabı olan Çiçeklerimi Rüzgara Verdim’i henüz bitirdim ve yorumlarımla karşınızdayım.

Kitabın Adı: Çiçeklerimi Rüzgara Verdimciceklerimi_ruzgara_verdim_lkitap_yorumu

Yazarı: Debbie Macomber

Çeviri: Nilgün Birgül

Yayınevi: Martı Yayınları

Sayfa Sayısı: 464

 

Bir Blossom Sokağı kitabı okumayalı çok çok uzun zaman oldu, diye düşünerek hevesle başladım bu kitaba. Fakat gördüm ki bu kitabın da, serideki diğer birkaç kitap gibi Blossom Sokağı ile alakası yokmuş. Her karakterin ayrı ayrı bölümlerle anlatılmasını isterdim. Öyle olunca bir çırpıda bitiveriyor ve daha sürükleyici oluyor.

Konusu

Lafı fazla uzatmadan konudan bahsedeyim. Bethanne, 2 yetişkin çocuğu olan bir kadın. Kocası Grant, 6 yıl önce onu başka bir kadın için terk etmiş ve şimdi geri dönmek istiyor. (Bethanne karakteri serinin önceki kitaplarından birisinde yer almış aslında ama ben bir türlü hatırlayamadım.) Bethanne, kayınvalidesi Ruth ile arkadaş gibi. Ruth hayatı boyunca uygulamak istediği fakat bir türlü fırsat bulamadığı bir planı gerçekleştirmek istediğini Bethanne’ye söylüyor. Araba kullanarak 1 haftalık bir gezi planlamış. Bethanne de kayınvalidesi Ruth ile birlikte gitmeye karar veriyor.

Bu sırada Bethanne’nin kızı Annie, erkek arkadaşıyla yaşadığı bir problem üzerine onu hayatından çıkarıyor. Kalbi kırık olan Annie de büyükannesi ve annesinin çıkacağı yolculuğa o da gitmeye karar veriyor. Farklı nesillerden olan bu 3 kadın, maceralı ve sürprizler içeren bir yolculuk yapıyorlar.

Kitap boyunca en çok Bethanne’nin ikilemlerini ve aşk hayatını izliyoruz. ‘’Acaba ben onun yerinde olsaydım ne yapardım?’’ sorusunu sık sık kendime sormadan edemedim ve Bethanne gibi ben de hep ikilemde kaldım.

Kitapla ilgili genel yorumlarım şöyle: Blossom Sokağıyla hiçbir alakanın olmayışı beni üzdü. Bundan önceki kitap da tıpkı bunun gibiydi. Yine sadece Blossom Sokağıyla alakası olmayan insanların aşk hayatlarını okuyorduk.

Çiçeklerimi Rüzgara Verdim, sürükleyici ilerledi. Yalnız sonlara doğru birazcık sıkılmaya başladığımı hissettim. Hep aynı karakter üzerine yoğunlaşması ve romantik sahnelerin çok aşırı olması bunalttı ve içim şişti.

Serinin bir sonraki kitabı olan ‘’İyi ki Geldin’’i de araya epey süre koyduktan sonra okumak istiyorum. Umarım o da böyle sadece aşktan oluşmuyordur. Küçük Mucizeler Dükkanı serisinin ilk kitapları ne güzeldi, aşırı sürükleyiciydi. Çok özledim özellikle ilk 2 kitabı. :( Fakat seri ilerledikçe basit aşk konularına meyletmiş durumda. Debbie Macomber sadece aşk romanlarıyla sınırlı kalmamalı… Herkese iyi okumalar...

ayrac-5

Altını Çizdiklerim


Elimden geleni yapmama rağmen bağışlayıcı olmanın göründüğünden çok daha zor olduğunu keşfettim. (sf 191)

28 Temmuz 2016 Perşembe

Gül Limanı Oteli-Debbie Macomber

Temmuz 28, 2016

rsz_gul-limani-oteli-kitap-yorumlariKitabın Adı: Gül Limanı oteli


Yazarı: Debbie Macomber


Çevirmen: Filiz Karaman


Yayınevi: Epsilon Yayınları


Sayfa sayısı: 380


Merhabalar, yine bir Debbie Macomber kitabı okudum. :) Yeni bir serinin ilk kitabı: Gül Limanı Oteli. Sürükleyici ve mera ettiren bir kurgusu var; ne olacağını görmeden kitabı bırakamıyorsunuz elinizden.


Konudan bahsedeyim. Joe Marie, kocasını kaybetmiş acılı bir kadın. Hayatında yeni bir başlangıç yapmak istiyor ve çareyi, yüksek kariyerine rağmen bankacılığı bırakarak bir ailenin işlettiği oteli satın alıyor, ismini de değiştirerek Gül Limanı Oteli koyuyor. Henüz işlerini tam olarak bitirmeden, kısa zamanda 2 müşteri geliyor oteline. Kitap boyunca da Jo Marie ve iki müşterinin hayatlarını kesitler halinde okuyoruz; benim çok sevdiğim, klasik bir Debbie Macomber anlatımı yani.:)


Müşterileden Josh, üvey babasının ölmek üzere olduğunu öğrendiği için geliyor kasabaya. Fakat üvey babasıyla hiç anlamamış, onun tarafından evden kovulmuştur yıllar önce. Diğer müşteri Abby ise, yıllar önce yaşadığı korkunç bir olay nedeniyle ayrılmış kasabadan. Şimdi de abisinin düğünü için geliyor ve yüzleşemediği birçok şeyle yüzleşiyor.


Debbie Macomber'ın okuduğum hiçbir kitabı sıkıcı ve sıradan değildi. Ama Gül Limanı Otelinde çok az karakter oluşu ve olayları da önceden tahmin edebiliyor oluşumuz, diğer kitaplar kadar etkileyici olmagul-limani-oteli-kitap-yorumudığını gösteriyor bence. Hatta bu serinin bir sonraki kitabında neler olabileceğini bile kesin bir şekilde tahmin edebilirsiniz. Dizi senaryosu gibi olmuş, sonraki bölümde kimin kime aşık olacağını biliyorsunuz.


Debbie Macomber'ın diğer kitaplarını bayılarak okuyanlar, bu kitapta birazcık hayal kırıklığına uğrayabilirler. Ben Küçük Mucizeler Dükkanı serisinin bir okuru olarak, onun kurgusuyla Gül Limanı Oteli'nin kurgusunu karşılaştıracak olursam,Gül Limanı Oteli çok çok gerilerde kalacaktır.


   Eğer benim gibi bu yazarın hayranıysanız ve kötü de olsa okumak istiyorum diyorsanız, heyecanlı ve sürükleyici ama çok zayıf bir kurguyla, çok az karakterle ve gerçeklikten çok çok uzak, biraz yavaş gelişen olaylarla karşılaşacaksınız. İyi okumalar...

22 Temmuz 2016 Cuma

Sevginin Son Dileği - Debbie Macomber

Temmuz 22, 2016

sevginin-son-dilegi-kitap-yorumuKitabın Adı: Sevginin Son Dileği


Yazarı: Debbie Macomber


Çevirmen: Nilgün Birgül


Yayınevi: Martı Yayınları


Sayfa Sayısı: 464


Merhabalar sevgili kitapseverler! :) En çok sevdiğim ve birkaç yıldır, kitapları elime geçtikçe okuduğum yazarlardan biri olan Debbie Macomber'ın Küçük Mucizeler Dükkanı serisinin 7. kitabı olan Sevginin Son Dileği'ni bitirdim. Bu serinin kitaplarını aralıklı olarak okudum sırasıyla; hepsi birbirinden heyecanlı ve sürükleyiciydi. Şimdi, sırasıyla kitapların isimlerini yazmak istiyorum:



1. Küçük Mucizeler Dükkanı

2. Bir Yumak Mutluluk

3. Bahçemde Yeşeren Umutlar

4.Mucizeler Dükkanı'na Dönüş

5. Bir Dilekle Başladı Her Şey

6. Yeni Başlangıçlar Mevsimi

7. Sevginin Son Dileği

8. Çiçeklerimi Rüzgara Verdim

9. İyi ki Geldin
10. Bir Buket Aşk


Aylar önce Yeni Başlangıçlar Mevsimi'ni okumuştum; geçtiğimiz gün de Sevginin SonDileği'ne rastladım kütüphanede. 8, 9 ve 10. kitapları da bir an önce sırasıyla okumak istiyorum; onların da öncekiler kadar mükemmel bir kurgusu olduğuna eminim. :)


Küçük Mucizeler Dükkanı serisinde ilk kitaplardan itibaren baş kahramanlar genellikle kadındı; onların kısmen birbiriyle bağlantılı, merak ettiren, çeşit çeşit duyguları yaşatan yaşamları çerçevesinde gelişiyor olaylar. Fakat Sevginin Son Dileği'ndeki baş kahramanımız bu kez bir erkek;  bir klinikte çocuk doktoru olan Michael.


Şimdi konudan bahsetmek istiyorum biraz. Michael'in karısı Hannah, kanser sebebiyle hayatını kaybediyor. Michael bu acıyı uzun süre atlatamıyor ve büyük boşluk için giriyor. Karısının ölümünün üzerinden 1 yıl geçtiği gün, Hannah'nın yazmış olduğu ve ölümünden tam 1 yıl sonra Michael'ın okumasını istediği bir mektup geçiyor eline. Bu duygusal mektup Michael'e Hannah'yla iletişim kurabildiği hissini veriyor; mektup onu tekrar hayata döndürüyor, Hannah'nın mektupta yazdıklarını günlerce düşünüyor, yeni başlangıçlar yapmaya karar veriyor. Esas heyecanlı olaylar, bu kararlarından sonra başlıyor.


ayrac


--birazcık spoiler--


Hannah mektubunda Michael'e, hayata dönüp acılarını unutarak kalbini başka birine açması gerektiğini, evlenmesi ve hayatını acılara bağlı olmadan yaşaması gerektiğini yazmış. Hatta bu evlilik tavsiyesi adına, kendi tanıdığı ve güvendiği  3 kadından oluşan bir eş adayı listesi yapıyor. Michael bu mektubu defalarca okuyup üzerine iyice düşünüyor, sonunda, ölen karısının bu dileğini yerine getirmeye karar veriyor. Listedeki 2 kadınla birden flört etmeye başlıyor. O sırada listedeki diğer kadınla da tanışmanın bir yolunu buluyor. Sonradan tanıştığı o kadından hiç hoşlanmıyor ve hiç tahmin etmediği bir aşk yaşıyor.


ayrac


--ve genel yorumlarım--


Daha önceki seriler kadar heyecanlı bulamadım ben Sevginin Son Dileği'ni; çünkü olayların ne yönde gelişeceği kesin bir şekilde bellli oluyor; bir de Debbie'nin ana karakterinin bir erkek olmasına alışkın olmadığım için ben birazcık garipsedim açıkçası. Ama yine de hoş ve heyecanlı bir aşk hikayesi, merak ettiren bir olay örgüsü var. Serinin diğer kitaplarıyla kıyasladığınızda biraz zayıf kalıyor gerçekten.  Ama yinede, siz de benim gibi, bir seriyi atlayarak okuyamam diyenlerdenseniz mutlaka okuyun; zaten olaylar sürükleyici olduğundan hemen bitiyor kitap.


Önceki serilerdeki kadın karakterler hakkında da ufak ufak bilgilere rastlayabiliyoruz. Mesela, Michael'ın flört ettiği kadınlardan birisi, daha önceki kitaplardan tanıdığımız Alix karakteerinin çalıştığı, Blossom Sokağı'ndaki Fransız Kafesinin sahibiydi.


Her neyse, seriyi atlamamak için mutlaka okuyun derim ama fazla beklenti içine de girmemeli. Umarım sonraki kitaplar, en az ilkleri kadar heyecanlı ve mükemmeldir. :)


Sonraki yorumumda görüşmek üzere, iyi okumalar...