feminizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
feminizm etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

24 Temmuz 2017 Pazartesi

Mona Lisa Gülüşü

Temmuz 24, 2017

 Herkese selamlar. :) Feminist filmler kategorisine giren bir film olan Mona Lisa Gülüşü'nden bahsedeceğim bugün.


Vizyon Tarihi: 27 Şubat 2004
Yapımı : 2003 - ABD
Tür : Dram
Süre: 117 Dak.
Yönetmen : Mike Newell
Oyuncular : Julia Roberts , Kirsten Dunst , Julia Stiles , Maggie Gyllenhaal , Ginnifer Goodwin
Senaryo : Lawrence Konner , Mark Rosenthal


  1950'li yıllarda, New England'daki muhafazakar ve gelenekçi bir kız okulunda ilerici görüşlerini benimsetmeye çalışan bir öğretmenin hikayesini anlatan film, birçok yönden farkındalık uyandırıcı ama aynı zamanda bazı yerleri biraz sıcıkı. Neyse; konudan kısaca bahsedeyim.



Konu


 Katherine Ann Watson, California'dan New England'a sanat tarihi öğretmeni olarak gelir. Dersine girdiği kızlar, kitaplarda yazan ezbere bilgileri öğrenmekte ustadırlar fakat iş sanatı kendilerinin yorumlamasına gelince bocalamaktadırlar. Bu özelliğin bir yansıması olarak da, burada yetişen kızların hayattaki başarıları, ne kadar iyi bir evlilik yaptıklarıyla ölçülmektedir. Hepsi eğitimlerine devam edip bir bölümden mezun olsalar da kendilerine reva gördükleri ve hayattaki tek amaçları olan bir şey vardır: Evlenmek ve mutlu bir yuva kurmak; iyi bir ev kadını olmak. 


  O dönemdeki reklam afişleri ve propagandalar da tüm kızları ev kadını olmaya itmektedir. Bu gerçeği kolay kolay kabullenmek istemeyen Katherine, dersleri daha özgün yöntemlerle işlemeye çalışır ve kızları eğitimlerine devam etmek konusunda cesaretlendirmek ister. Fakat önüne birçok engel çıkar.



Genel Yorumlarım


 Bu film, farkındalık oluşturması açısından tüm kızların, bu konuda bilinçli olsalar da olmasalar da izlemeleri gereken bir film. Kadınların kendi güçlerinin farkında olmadıkları bir toplumu ele alıyor ve bu da günümüzde bile Türkiye toplumunda böyle kadınların maalesef hala var olduğu gerçeğini fark etmeyi sağlıyor.


  Filmin bazı yerlerinde sıkılmış olsam da özellikle biz genç kızların izlemesi gereken bir film olduğunu düşünüyorum...


Fragmanlar için TIKLAYIN.









20 Temmuz 2017 Perşembe

Thelma ve Louise

Temmuz 20, 2017
Selamlar:) Şimdiye kadar izlediğim en etkileyici ve en eğlenceli filmlerden biriydi Thelma ve Louise.

Gösterime giriş tarihi: 20 Aralık 1991 (Türkiye)
Yönetmen: Ridley Scott
Sinematografi: Adrian Biddle
Film müziğinin bestecisi: Hans Zimmer


Konu


  Louise, erkek arkadaşından sıkılmış bir garsondur. Yakın arkadaşı Thelma ise, cinsiyetçi ve maço bir kocaya sahip bir ev hanımıdır. İki kadın bir haftasonu arabayla gezintiye çıkmaya karar verirler.

Gece oturdukları barda, Thelma'nın dans ettiği adam otoparkta Thelma'ya tecavüz etmeye kalkışır. Bu sırada Louise bunu görür ve adama ateş ederek onu öldürür. İki kadın araba ile, olay yerinden uzaklaşır.

Meksika'ya giderek olayı geride bırakmaya karar verirler. Her ikisi de geri dönmemeye kararlıdırlar ve kanun kaçağı olduklarının farkında olsalar da yolculuk son derece eğlenceli ve aksiyonlu geçer.

Yolculuk sırasında Thelma, genç bir kovboyla tek gecelik bir ilişki  yaşayınca başlarına hiç tahmin etmedikleri başka şeyler de gelir ve durumlar daha da karışır.



Genel Yorumlarım

Feminist filmler kategorisine giren bu macera/suç filmi, hiç sıkılmadan, eğlenerek izleyeceğiniz bir film. İzlerken tereddüt etmiştim aslında; çok eski filmlerden izlememiştim daha önce hiç. Fakat kesinlikle bayıldım ve ''İyi ki izlemişim'' dediğim filmlerden biri oldu. Eski filmleri daha çok izlemeye başlayabilirim artık:)







 

30 Temmuz 2016 Cumartesi

DELİ KADIN HİKAYELERİ - MİNE SÖĞÜT

Temmuz 30, 2016

deli_kadin_hikayeleri_mine_sogut_kitap_yorumuKİTABIN ADI: DELİ KADIN HİKAYELERİ  


YAZARI: MİNE SÖĞÜT

SAYFA SAYISI: 172

YAYIN: YAPI KREDİ YAYINLARI

RESİMLER: BAHADIR BARUTER

NAÇİZANE PUANIM: 7.8/10

 

-ARKA KAPAK-



''Aklın kıyısında gezinen. kadınlıklarını bir lanet gibi sırtlarında taşıyan, hepsi 'kaybetmeye' yazgılı, içe işleyen yalnızlıklarıyla kalp burkan hayatlar, varoluş kabusları...''

''Kalemini zehire, kana, cinnete, ölüme ve hayata aynı lezzetle batıran Mine Söğüt'ten unutulmayacak yirmi bir delilik hikayesi...''



Deli Kadın Hikayeleri'nde her bir hikaye okuyucusuna çok farklı hisler yaşatıyor. Bu hikayeler, kendi karanlığında boğulmuş, sahip olduğu hiçbir şeyden tat alamayan, ruhlarını kaybetmiş kadınların hikayelerinden oluşuyor.


Bir hikayede yaşlı bir kadın, geçmişe olan özlemini ve artık geri dönüşü olmayan eski günleri hatırlarken yada annesi intihar etmiş bir kızın gözünden adım adım annesinin intihara meyil eden zihninin derinliklerinde kayboluyorsunuz ve ister istemez kitap bu karanlığı size de bulaştırıyor.


Her hikaye ortalama 5-10 sayfa kadar. Başladığınız hikayeye alışmaya çalışırken, son birkaç paragrafta hikayedeki kadınla özdeşleşmeye başlıyorsunuz ve ardından hikayenin sonuna geliyorsunuz. Hikaye sona erdiğinde ise karakterin hikayesinin oldukça kısa bir şekilde anlatılmış olmasına rağmen, aranızda oluşan derin bağa bir hayli şaşırıyorsunuz.


Karakterlerin yaşadığı acılar her ne kadarda sizin yaşantınızla alakasız gibi görünse de, hikayelerde anlatılmış tüm acıları yüreğinizde hissediyorsunuz. Bunda, hikayelerin yaratıcı olmasının yanı sıra Mine Söğüt'ün kaleminin muazzam tutarlılığının etkili olduğunu söyleyebiliriz.


Kitapta hikayelerin aralarında karşınıza çıkan resimler hikayeleri destekleyici tarzda çizilmiş. Bu resimlerin insanı melankolik bir ruh haline soktuğunu ve derin düşüncelere teşvik ettiğini de söylememiz gerekiyor.


 ayrac2


~ içinden...


''Hani derler ya insan ölürken hayatı bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçermiş, yok çocuğum, yalan. Ben ölüyorum ve hayatım bir film şeridi gibi gözlerimin önünden filan geçmeyecek. Hissediyorum. Ben unutmak istiyorum doktorcuğum. Eskiden olan her şeyi unutmak. İnsan ölürken geçmişi hatırlarsa çok üzülür değil mi? İnsan ölürken kendi kendini niye üzsün ki? Je veux seulement oublier... Ah doktorcuğum o şarkıyı alırken içimden çok dikkat et çok güzel bir cümle vardır, o düşmesin: Vie qui veut me tuer, beni öldürmek isteyen hayat, c'est magnifique, muhteşemdir. Hayat bu kadar muhteşem olmasaydı çocuğum, o şarkıları söyleyecek , o şarkıları melodi melodi ezberleyecek şevki nasıl bulabilirdik, değil mi ya!''


ayrac


Son olarak, Deli Kadın Hikayeleri'ni okumak isteyen sevgili okuyucularımıza şunları söylemek istiyorum;


Kitabı bitirdiğinizde bambaşka bir bakış açısına sahip olacağınızı söyleyebilirim. Bir kadını anlamanın imkansız olduğunu söyleyenler, kadının her zaman mutsuz olduğunu, kötülüğün onun ruhunda olduğunu söyleyenler var. Fakat hiç düşündük mü, kadın ya o hayalini kurduğunuz kadın olmak istemiyorsa? Kadın ya anne veya eş olmak istemiyorsa? Kadın ya yaşlandığında yeniden genç ve güzel bir kadın olmak istiyorsa? Kadın ya kedilerle doyasıya konuşmak istiyorsa? Kadın ya dilediğince 'KADIN' olmak istiyorsa?


Bu kitabı okuduğunuzda bu mevzularla derinden ilişkili olacaksınız.


İyi okumalar.


30.07.2016


Nihan Polat