13 Ocak 2018 Cumartesi

İYİKİLERİMİZE

Ocak 13, 2018


Hayatta bazı anlar vardır .Sadece orada, o zamanda, o harika, muhteşem huzuru yakaladığımız , kendimizi hayattaki en şanslı kişi gibi hissettiğimiz unutulmaz anılarımız…
Sanki içimizden sımsıcacık, yumuşacık bir sevgi seli akar ve tamda kalbimize dolarak bizi hayattaki en mutlu insana dönüştürüverir. Hayattaki en kötü, en umutsuz şeyler, bütün mutsuzluk nedenlerimiz bizim için yavaş yavaş önemini kaybeder. Tüm acılar, tüm o çıkışı olmayan bunaltıcı sorunlar... Hatta o kadar önemlerini yitirirler ki, en soluk renkler gözlerimizi kamaştıracak kadar canlanmaya, en acı tatlar artık hayatta hep tatmak istediğimiz, ağızımızı sulandıran enfes bir lezzete dönüşmeye başlar . Dilimizden kıpır, kıpır neşeli bir melodi dökülür .Gözlerimizin içini parlatan sımsıcacık bir tebessüm belirir yüzümüzde. O sımsıcak tebessümün sebebi olan rahatlatıcı anı, belki de bizim iyileşmemize yardımcı olan tek etkili ilacımızdır.
Düşündükçe yaşamı anlamlandıran, iyi ki varım, her olan olumsuzluğa ,beni yıkmaya çalışan bütün o zorluklara rağmen iyi ki buradayım dediğimiz, bizi hayatta tutan anılarımız vardır . İşte tüm bunları bizim için önemli yapan, o harika zamanların, unutulmaz anların temelini oluşturanlar , yanımızda olan bizden desteklerini eksik etmeyen dostlarımızdır, ailemizdir. Bizim iyikilerimizdir. Bu anıları oluşturan o güzel insanlara ,hayatımızın “iyikilerine” yazıyorum bu yazıyı. Ne zaman düşsek bizi kaldıran, her ne olursa olsun elimizi bırakmayan ve en kötü zamanımızda bizi kahkahalara boğan siz, İYİ Kİ varsınız.

8 Ocak 2018 Pazartesi

Korku Kayıtları - The Crucifixion

Ocak 08, 2018
 Tekrar selamlarr :) Şimdiye kadar izlemiş olduğum korku filmleriyle kıyasladığımda beni en az onlar kadar korkutan ama sıralama olarak daha ortalara koyabileceğim bir film olan Korku Kayıtları'ndan bahsedeceğim.

Konu

Romanya'daki bir kasabada, 5 din görevlisi şeytan çıkarma ayini sırasında bir rahibenin ölümüne sebep olurlar. Genç bir gazeteci olan Nicole olayı araştırmak ve bir makale yazmak için Romanya'daki bu kasabaya gider. Burada tanıdığı Rahip Anton'dan öğrendikleri ve şeytan çıkarma ayinini görmüş olan, ve ölen rahibenin en yakın arkadaşı olan rahibeden duyduklarıyla birlikte kafasındaki bazı şeyleri sorgulamaya başlar ve bazı doğaüstü şeyleri fark eder.

Genel Yorumlarım

Çığlık atmama sebep olacak sahneleriyle, diken üstünde izlemiş olduğum bir filmdi korku kayıtları... Bazı ruhani sahneler biraz abartılmasaydı film bittikten sonra da korkum devam edebilirdi ama iblisle kurulan iletişim filmin sonlarında fantastik olacak derecede abartılmıştı ve bu da izlerken yaşanan korkunun bende yer etmemesini sağladı. Korku Seansı, Anabelle gibi filmlerde bu tam tersiydi; hala etkisindeyim onların.

Sonuç olarakk, korku filmi izleyesiniz geldiyse kesinlikle bu filmi açabilirsiniz. Birçok korku türündeki filmle kıyasladığımda son derece iyi bir film Korku Kayıtları. İyi seyirler herkese :)





7 Ocak 2018 Pazar

Kızlar Gecesi - Rough Night

Ocak 07, 2018
 Herkese selamm :) Çok eğlenceli, sürükleyici, iyi ki izlemişim dediğim Kızlar Gecesi filminden bahsetmek istiyorum. Başrolünde Scarlett Jhonson'ın oynadığı neredeyse hiçbir film kötü değil bence zaten. 



Konu

Üniversiteden yakın arkadaş olan 4 kadın, aralarından biri evleneceği için hafta sonu bir araya gelip bekarlığa veda kutlaması yapmak isterler. Bir villa kiralayan 4 arkadaşa, bir kişi daha katılır; evlenecek olan kadının yakın arkadaşıdır bu.

Erkek bir striptizci çağırırlar ve bir kaza sonucu striptizci adam ölür. Kadınlar, hapse girmemek için ne yapabileceklerini planlamaya çalışırlar ve planlarını gerçekleştirirken ortaya çıkan karışıklıklar sonucu her şey sarpa sarar ve çıkmaza sürüklenirler. Bu sırada bizler de son derece eğlenceli ve komik sahnelere tanık oluruz.

Genel Yorumlarım

18 yaş üzeri bir film olan Kızlar Gecesi'ni, konusunu hiç bilmeden rastgele açıp izlemiştim. Birisinin ölmesi ve bu sahnenin açıkça çekilmesi, acaba komedi değil de gerilim filmi olabilir mi diye düşündürdü beni. Ama hayır, çok iyi bir komedi filmiydi kesinlikle. Kahkahalarla güldürmüyor belki ama çok çok eğlenceli ve keyifli; vaktinizi iyi değerlendirmek isterseniz bu eğlenceli filmi izleyebilirsiniz. :) Herkese iyi seyirler...







31 Aralık 2017 Pazar

Bizim İçin Önemli Olan Şeylere Odaklanmak

Aralık 31, 2017
  Dünya üzerinde sınırlı bir zamanımız var. Her birimize günlük 24 saat verilmiş. Ancak zamanımızı nasıl değerlendirdiğimiz bizim seçimimizdir. Mutluluğumuz ve hayatta bizim için önemli olduğunu düşündüğümüz ve görevimizle uyum içinde olan şeylere odaklanmamızdan kaynaklanır. Eğer çok fazla yapmaya çalışırsak önceliklerimiz karışır ve bu da bizi karmaşaya, kafa karışıklığına ve mutsuzluğa götürür.



Gerçekten Önemli Şeylere Odaklanın

Bizim için daha büyük anlam ve değer içeren olaylara dahil oldukça gerçek deneyimler edinme şansımız artar. Bu doğal olarak alışkanlık edindiğimiz bazı şeylerden vazgeçmek anlamına gelebilir. Bu gerekli olmayan aktivitelere daha az katılarak gerekli olanlar için daha fazla zaman edinebiliriz. Hayattaki amacımız ve misyonumuza ve bunlarla ilgili alanlara çok iyi odaklanabiliriz.

Seçimimizin Açıklığı misyon Tanımımızdan Gelir

Misyonumuz neyin bizim için önemli olduğunu neyin olmadığını ayırmamıza yardımcı olur. Her aman önemli olaylara odaklanmak kolay değildir. Hayat karşımıza odaklanmamızı zorlaştıran çok farklı ihtiyaçlarla çıkar. Ailevi yükümlülüklerimiz, profesyonel ihtiyaçlarımız, finansal ihtiyaçlarımız, gönüllü yaptıklarımız ve sosyal yükümlülüklerimiz... Nereden başlamalıyım? Kime evet demeliyim? Kimi reddetmeliyim? Önceliklerimizi karıştırmak ve ihmal etmek kolaydır. Kendinizi bir hareketin anlamını sorgularken bulduğunuzda, "Bu gerçekten yapmak istediğim şey mi?" sorusu yardımcı olacaktır.

Sadece gerekli olan şeylere odaklanmak için açık bir görüşümüz ve tutkumuz olmalıdır. Aklımızı sadece amaçlarımızı gerçekleştirmekle meşgul edersek en büyük başarı şansını yakalamış oluruz. Çünkü tüm enerjimiz, gücümüz ve konsantrasyonumuz elimizdeki göreve odaklanmıştır ve bu yaratıcılığımızı serbest bıraktığı gibi tüm çabamızı da bu işe vermemizi sağlar. Aklımız, vücudumuz ve ruhumuz görevi tamamlamak için birleşir.

Odaklanmak Misyonumuzu Kolaylaştırır

Enerjinizin yüzde doksan beşini hayatınızın en önemli altı ya da yedi alanına yönlendirdiğinizde bu önemli  alanlarda yaratacağınız farklılıkları göreceksiniz. Bizim için önemli şeylere odaklandığımızda ve en büyük katkıyı sağlayabileceğimiz alanlara zaman harcadığımızda kendimiz ve çevremizdekiler için değerimiz katlanarak artar.

Azim Jamal

27 Aralık 2017 Çarşamba

Öksüzler Treni - Christina Baker Kline

Aralık 27, 2017
 Herkese selamm :) Arkadya yayınlarından çıkmış olan Öksüzler Treni kitabını yorumlayacağım. Sıkıcı bir kitap değildi ama nedenini anlayamadığım bir şekilde elimde sürünen, bir iki hafta içerisinde ancak bitirebildiğim, araya başka kitaplar sıkıştırdığım bir kitaptı. Arkadyadan okuduğum hiçbir kitapta böyle hissetmemiştim daha önce; hepsi aşırı sürükleyici ve en fazla 2 günde biten kitaplardı. Bu yüzden öksüzler treni beni biraz şaşırttı. Neyse, konudan biraz bahsedip genel yorumlarımı ayrıntılı olarak yapayım. 



Kitabın Adı: Öksüzler Treni

Yazarı: Christina Baker Kline

Çevirmen: Duygu Parsadan

Yayınevi: Arkadya Yayınları

Sayfa Sayısı: 368


Konu

Kitapta 2 ana karakter var; birisi 16 yaşında, koruyucu ailesiyle yaşan ve problemleri olan 16 yaşındaki Molly. Diğer ana karakter de çok yaşlı bir kadın olan Vivian. Molly, kütüphaneden kitap çalmaya teşebbüs ettiği için toplum hizmeti cezası alıyor ve yaşlı bir kadının çatı katını temizlemesine yardım ederek bu cezayı tamamlayabileceği bir fırsatla karşılaşıyor. Kitapta Molly'nin günümüzde yaşadıkları ve Vivian'ın çocukluğundan itibaren yaşadıkları bölüm bölüm anlatılıyor.

 Vivian, daha küçücük bir kız çocuğuyken öksüz kalıyor ve onun gibi binlerce öksüz çocuğun evlat edinilmek üzere yolculuk yaptıkları bir trende yolculuk etmek zorunda kalıyor. Verildiği ailelerde açlık, sefalet, taciz, şiddet gibi zorluklarla karşılaşıyor. Ama hayatı bir şekilde değişiyor ve yıllar sonrasında Molly'e bu zorluklarla dolu hayatını anlatıyor.


Genel Yorumlarım

Konusu ilginç ve sürükleyici gibiydi ama bence daha çok zenginleştirilebilirdi. Anlatımından mı konusundan mı bilmiyorum ama ben biraz sıkıldım okurken. Belki de araya zaman koyarak parça parça okuduğum için böyledir.

22 Aralık 2017 Cuma

Hayat Seçimlerden İbarettir

Aralık 22, 2017


Siyah ve beyaz

Mutluluk ve hüzün

İyilik ve kötülük

Ne güzel duruyor siyahın üstünde beyaz.Hüznün içindeki acı yaşlarla örtülmüş gün yüzüne çıkmaya korkan mutluluk gibi.Kötülüğün içindeki etrafı dikenli duvarlarla çevrili cesareti kırılmış ,sıkışıp kalmış ,benliğini kaybetmeye başlayan iyilik gibi.

Sizin içinizdeki mutluluk da ortaya çıkmaktan korkuyor galiba.Onu o kadar az benimsemişsiniz ki ne olduğunu bile unutmuşsunuz.Hatta o kadar vahim ve zavallısınız ki başkasının hüznü sizin mutluluğunuz.Siz o kadar yanlışsınız ki iyiliği kötülük için kullanır olmuşsunuz.Galiba sizin içinizdeki iyilik tamamen benliğini yitirmiş.Sizde bu yüzden yitiksiniz işte.Oradan oraya savrulup duruyorsunuz.Aradığınızı bulduğunuzu düşünüp mutlu olduğunuzu sansanız da sonunda yine kendinizi en dipte buluyorsunuz.İşte bu yüzden gerçek mutluluğu yakalayanların sinsice peşinde dolanıyorsunuz.Ama biliyor musunuz? Biz o kadar doğruyuz ki bunu bilmemize rağmen size elimizi uzatıyoruz.Siyahın içindeki beyazın farkındayız çünkü.

Emin olun bir gün sizin de sayfanız aydınlanmaya başlayacak.Tek yapmanız gereken yeni bir sayfa açmak aslında.Tüm o karanlık geçmişinizi unutun.Hepsi size bilgelik ve olgunluk katmak için yaşandı ve bitti.Bunu anlayın.Başkalarından çıkarmayın bunların acısını.Suçu arayacaksanız kendinizde arayın.Çünkü hayatınızdaki her şey kendi seçiminiz.Yaşamın örümcek ağını ören insanın kendi değildir.O bu ağda sadece bir teldir.BU AĞA YAPTIĞI HER KATKIYI ASLINDA KENDİ KENDİNE YAPMIŞTIR.

Hadi siz de kendi kendinize oluşturduğunuz bu ağı yeniden yapılandırın.Bugüne kadar ne yapmayı seçtiyseniz tam tersini yapmayı deneyin.Emin olun hiçbir şey kaybetmeyeceksiniz.

7 Aralık 2017 Perşembe

Otomatik Düşünceleriniz Farkına Varmak

Aralık 07, 2017

  1. Duygularınızdaki değişimleri gözleyin
İlk adım, ne düşündüğünüzün farkına varmaktır. Genellikle düşüncelerinizden çok, duygularınızın farkında olduğunuz için, düşüncelerinizi yakalamanın en kolay yolu, duygularınızdaki değişmeleri ipucu gibi kullanmaktır. Kendinizi bir anda, biraz önce olduğunuzdan daha kederli, endişeli, üzgün ya da umutsuz hissederseniz, ya da ağlamak istediğinizi fark ederseniz, bu duygu değişimi sırasında, zihninizden neler geçtiğini yakalamaya çalışın ve bir yere kaydedin.

Birkaç gün içinde, duygularınızdaki değişimlere daha duyarlı olmaya başladığınızı ve o duyguları harekete geçiren düşünceleri fark edebildiğinizi göreceksiniz. Aynı düşüncelerin, zihninizden tekrar tekrar geçtiğini de anlayacaksınız. Bu durum ister depresyonda olalım, ister olmayalım, hepimiz için geçerlidir.

  1. Düşüncelerinizi sayın
Olumsuz otomatik düşüncelerin farkına varmanın bir başka yolu, onları saymaktır. Bunu, yanınızda her düşünceyi bir çetele tutarak kaydedeceğiniz küçük bir kart taşıyarak yapabilirsiniz. Bu yöntem, sadece olumsuz düşüncelerinizin farkına varmanıza yardımcı olmakla kalmaz, aynı zamanda bu düşüncelerinizi kağıda döküp onlara uzaktan bakmanıza da yardımcı olur.

Düşüncelerinizi bu şekilde, dışarıdan gözlediğinizde, sizi etkileme ve üzme güçleri de azalacaktır.

Bu işlemin sonunda düşündüğünüzden de çok olumsuz düşünceniz olduğunu fark edeceksiniz. Paniğe kapılmayın. Bu yalnızca, sizin onları yakalama konusunda ustalaştığınızın bir göstergesidir. Bir süre sonra bunların sayısı azalacaktır.

Eğer kendinize, "Bu kadar çok olumsuz düşüncem varsa, mantıklı düşünemiyorum demektir. Herhalde yetersiz ve zayıf bir insanım." Diyorsanız, bu tür düşüncelerin de depresyon işareti olduğunu hemen hatırlayın. Bunlar sizin kişiliğinizi yansıtmaz. Grip olan birinin ateşi varsa, bunu, onun zayıflığının yetersizliğinin işareti olarak mı görürsünüz?

  1. Düşüncelerinizi yazın
Otomatik düşüncelerinizin, nasıl olup da sizi rahatsız eden duygulara yol açtığını fark etmek için bir başka yol da, bu düşünceler zihninizden geçer geçmez, onları kaydetmektir. Bazı çevresel nedenlerle bunu o anda kaydetmek mümkün olmayabilir. Bu durumda duygularınızın zihinsel bir kaydını tutup, fırsat bulduğunuzda kağıda dökün. Düşüncelerinizi yazarken aşağıdaki planı uygulayabilirsiniz:

 Hangi duyguları yaşadınız?

0-10 arası bir cetvelde değerlendirecek olursanız, yaşadığınız duygu ne kadar rahatsızlık vericiydi? Duygularınızın size ne kadar rahatsızlık yaşattığını kaydetmenizin bir yararı, sıkıntınızın derecesini ayırt etmenize yardımcı olmasıdır. Bu yöntemle ayrıca, sıkıntınızı azaltıp azaltamadığınızı da kontrol edebilirsiniz.

Söz konusu duygularınız oluştuğu sırada, içinde bulunduğunuz durumu da yazın.

Tam olarak ne yapıyorsunuz? Neler düşünüyordunuz? Birkaç sözcükle, ayrıntılara girmeden, bu durumu belirtin.

Daha sonra, o sırada içinizden geçen otomatik düşünceleri yazın. Bu düşünceleri hiç yorumlamadan, değiştirmeden, zihinnizden geçtiği gibi kaydedin. Düşünceleriniz zihninzden sözcükler biçiminde değil de, bir görüntü biçiminde de geçmiş olabilir. Örneğin, kendinizi evinizde yalnız başınıza, konuşacak kimseniz yokmuş gibi hayal etmiş olabilirsiniz.

26 Kasım 2017 Pazar

Kişiyi Hareketsizliğe İten Düşünceler

Kasım 26, 2017
  Yorgunluk, isteksizlik, ilgi kaybı, hiçbir şeyden zevk almama, motivasyon kaybı ve uyuşukluk gibi durumlar depresyon belirtisi olabilir. Bunlar kişiyi gittikçe artan bir hareketsizliğe götürür. Hareketsizlik ise şu sorunlara yol açabilir:

Kendini eleştirme

Suçluluk

Diğerlerinden gelen eleştiriler

Yapılacak işlerin dağlar gibi birikmesi vb.

Hareketsizlik, aslında insanın kendine zarar vermesine yol açan bir durumdur. Hareketsizliğin kendisine iyi geldiğini söyleyen bir tek insan olacağını sanmıyorum. Tersime, insan ne kadar çok zevkli iş yaparsa, kendini o kadar iyi hisseder. Bu yüzden depresyondaki kişiler daha çok iş yapmak için uğraşmazlar.

Bazı iyi niyetli arkadaş ya da akrabaları, depresyon geçiren birine, "Haydi, kendini topla ve işine bak." dediklerini duymuşsunuzdur. Aslında bu tip bir tavsiyenin ona pek yararı yoktur. Çünkü kişi zaten, aynı şeyi kendisine uzun zamandır söylemekte, ama pek başarılı olamamaktadır. Onun kendine söyledikleri bununla da kalmamaktadır. Ayrıca, "Hiçbir işe yaramıyorum. Tembelim. Düşüncesizim." gibi sözleri de sık sık tekrarlamaktadır. İnsanın kendine bu tür şeyler söylemesinin hiçbir yararı olmadığı gibi, kendini daha da kötü hissetmesine yol açar.

Hareketsizliğin bir nedeni de fiziksel olabilir. Çünkü, depresyon sırasında insanın bedeninde ve beyninde bazı fizyolojik değişmeler olmaktadır. Ama önemli bir nedeni, bizim kendi kendimize söylediğimiz, zarar verici o sözlerdir.


Kişiyi Hareketsizliğe İten Düşünceler


Aşağıda, zaman zaman hepimizin kendi kendimize söylediğimiz bazı zarar verici cümlelerden örnekler verilmiştir. Bakın bakalım, bunların bir kısmını tanıyacak mısınız? Önce bu düşünceler ve ardından bunlarla başa çıkabilmek için size yardımcı olacak öneriler verilmiştir.


1. Yapılacak çok şey var. Artık işlerle başa çıkamıyorum.

Önce en gerekli olanı yapmalıyım. Belki de o zaman karşıma böylesine korkunç bir liste çıkmaz. Her şeyi bugün yapmak zorunda değilim. İşleri adım adım ele alabilirim.

2. Çok zor!

Zor görünüyor, çünkü şu sırada depresyondayım. Daha önceleri çoğu kez buna benzer işler yapmıştım.

3. Zaten şu ana kadar yeterince zaman harcadım. Şimdi hiçbir şey yapmanın anlamı yok. Kendimi daha bile kötü hissedebilirim.

İşleri "yapmamak" benim kendimi daha iyi hissetmeme yol açmayacak. Bir şeylere başlayabilir ve neler olduğuna bakabilirim.

4. Hoşuma gitmeyecek.

Nereden biliyorum? Yine falcılık yapmaya başladım. Deneyip göreyim.

5. İşler kendimi daha iyi hissedinceye kadar bekleyebilir..

Bu işi gerçekten yapmak isteyinceye kadar beklersem, belki de hiç yapamayabilirim. Belki şimdi başlarsam, kendimi daha iyi hissedebilirim.

6. Ne anlamı var ki... kendimi daha iyi hissetmeme yardımcı olmaz.

İşi yapmaya başlayınca, en azından yapamıyorum diye düşünmek zorunda kalmam. Beni rahatlatmayacağını nereden biliyorum? En azından kendimi daha kötü hissetmem.

7. Bu işi eskisi kadar iyi yapmam mümkün değil.

Öyle olabilir. Ama belki de kendime kötü not vermemin nedeni, gerçekten yapamamam değil de, depresyonda olmamdır. Önemli olan benim o işi yapmam. Kusursuz yapmam değil.

8. Dün mutfağı temizledim de ne oldu sanki?...

Normalde, bu belki de çok büyük bir iş değil. Ama şu anda, benim için korkunç derecede zor bir iş.. buna rağmen yaptığıma göre, kendime bir ödül verebilirim.

 

6 Kasım 2017 Pazartesi

11 Saniyede Uykuya Nasıl Dalınır?

Kasım 06, 2017
11 Saniyede Uyguya Nasıl Dalınır?

Bunu herkes yapabilir. Hatta tedavisi imkansız bir uykusuzluk çektiklerini sanan, ama aslında nasıl uyuyacaklarını bilmedikleri için bu derdi çeken sinirleri gergin kimseler bile bundan faydalanabilir. İşte nasıl uyuyacağınız:

Aşağıdaki dört kolay, birbirine bağlı kısımları tamamlamak için 11 saniye yeterlidir:

  1. Vücudunuzu Gevşetin: Vücudun gevşetilmesi için daima tavsiye edilen usüllerden en etkili bulduğunuz usülü uygulayın. Vücudunuzun ağırlaştığını düşünün..veya hafiflediğini (adeta yüzdüğünüzü) hayal edin. En sevdiğiniz uyku biçimini alarak rahat bir şekilde yatın.

  2. Yüzünüzü Gevşetin: Özellikle alnınız gevşetmeye dikkat edin. Çenenizi gevşek tutmayı da unutmayın. Böylece dişlerinizi de gıcırdatmazsınız. Üst ve alt dişleriniz birbirine dokunmamalıdır.

  3. Daha da önemlisi, gözlerinizi rahatlatın: Gözlerinizi hafifçe yumun ve huzur içinde gözlerinizin tamamıyla "boş boş" baktığını, hiçbir his ve heyecanı olmadığını düşünün.

  4. En Önemlisi, bütün hayali resimleri silin: Kafanız tamamiyle bomboş olmalı. Hiçbir hayali resim bulunmamalı.



 Siyah rengi hayal edin: Kafanıza tam bir karanlığın dolduğunu düşünün. Karanlık, kafanıza yumuşakça, hoş bir şekilde ve tamamiyle yayılsın. Böylece bir hayali resim belirmeye kalkıştığı zaman bunun etrafını siyahlık sarsın. Siyah renk bunu bulanıklaştırsın ve usulca silsin. Sadece karanlık kalsın. O zaman uyku birden bire gelir.

Önceleri pek de emin olmayan kimselerin azim ve kararla davranmaları gerekir.

Kafalarının karanlıkla, siyah renkle dolduğunu hayal etmekte güçlük çekenler, yumuşak, kadife perdeler asılmış geniş bir kadife duvarı hayallerinde canlandırabilirler. Yumuşak doku ve kadifenin kıvrımları, birkaç saniye için bütün hayali resimleri gizler ve sizin uykulu dikkatinizi çekerken siz de dalıp gidersiniz.

 Donuk Griyi Hayal Edin: Bazı kimseler siyah rengi düşünmek yerine, gri rengi düşünmeyi tercih edebiliriler. Gri rengi daha yumuşak ve dinlendirici bulabilirler. Griyi düşünmek de siyahı düşünmek kadar etkilidir. Ama grinin bütün hayali resimleri silecek kadar donuk olması şartıyla. Zaten bütün gaye budur: hiçbir hayali resim olmaması.

Bütün gaye, canlanmamaktır. Onunu için de kırmızı, sarı, turuncu gibi canlandırıcı renkler-veya herhangi bir rengin parlak tonlarını- hayal etmemelisiniz.

Yoğun bir sisi hayal edin: Bu usülde kafanızı tamamiyle saran yoğun bir sisle bütün hayali resimleri arar ve onları görünmez hale sokarsınız. Hayali resimlerin bu şekilde "sislendirilmesine"  kafanızı ince sis tabakalarıyla doldurarak başlarsınız. Sonra bunları yoğunlaştırarak yumuşak sis bulutları haline sokarsınız. Daha sonra da bütün hayali resimleri örten yoğun bir sis haline.

11 saniye içinde uykuya dalmayı bekleyin, ama saymayın!...

M. R. KOPMEYER

5 Kasım 2017 Pazar

Başarmamak İçin Bir Sebep Yok!

Kasım 05, 2017
 Bir yaban arısı kanatlarının çapı ve ağırlığı itibariyle aerodinamic kanunlarına gör asla uçamaz. Tüm fizikçiler bu konuda aynı şeyi söylüyorlar. Ama yaban arısı uçuyor. Neden uçtuğunu sorarsanız, bence aerodinamic kanunlarını bilmediğinden uçuyor. Zavallı yaban arası bu kanunları bilseydi uçmaması gerektiğini düşünür ve asla uçamazdı.

O halde başarıyı ve başarısızlığı getiren faktörlerdir, duygulardır, inançlardır.

1950'li yıllarda atletizm otoriteleri 1 milin asla 4dakikanın altında koşulamayacağını  düşünüyorlardı. Hatta birçok doktor da insan fizyolojisinin 1 mili 4 dakikada koşmaya yetmeyeceğini söylüyordu. Atletler de uzmanlara inandıklarından 1 mili 4 dakikanın altında koşmayı düşünmüyorlardı.  Bu yarış yapılırken düşündükleri tek şey 1'İnci, 2'nci ya da 3'üncü olmaktı.

Ancak uzmanlara inanmayan bir atlet ortaya çıktı: Roger Bannister. "Ben 1 mili 4 dakikanın altında koşacağım." Dedi.  Her gün yaptığı fiziksel antrenmanların yanında zihinsel antrenmanlar da yapmaya başladı. Yolda yürürken, otururken, yemek yerken, banyodayken düşündüğü tek şey buydu. Skorboardda yazan sonuç: 3.59. bütün tribünler ayakta. İnanılmaz bir ses çıkıyor. Roger Bannister skorboardı görüyor , tüm tribünlerin ayağa kalktığını görüyor, tribünlerden çıkan sesi duyuyor ve ipi göğüslediği anı hissediyordu.

İşin asıl ilginç tarafı, o yıl 12 kiş idaha 1 mili 4 dakikanın altında koştu.

Arzuladığınız güzel şeylerin olacağını düşünerek bilinçaltına kesin emirler verin ve onların yerine getirildiği aşamaya kadar o müthiş heyecanı yaşayın.

Oğuz Saygın