29 Kasım 2016 Salı

Okuyucuların Sınıflandırılması

Kasım 29, 2016
[caption id="attachment_808" align="aligncenter" width="300"]Okunulan Kitap Sayısına Göre Okuyucu Tiipleri Okunulan Kitap Sayısına Göre Okuyucu Tipleri[/caption]

Sahip olunan okuma alışkanlığına göre okuyucuları şu şekilde sınıflandırmak mümkündür:

Çok Okuyan Okuyucu: 1 yılda 21 ve daha fazla kitap okuyan kişi.

Orta Düzeyde Okuyan Okuyucu: 1 yılda 6-20 arasında kitap okuyan kişi.

Az Düzeyde Okuyan Okuyucu: 1 yılda 1-5 arası kitap okuyan kişi.

Okuyucu Olmayan: Hiç kitap okumayan kişidir.

27 Kasım 2016 Pazar

İnsanların Kitap Okuma Nedenleri

Kasım 27, 2016
kitap-okuyan-nineToplumların sosyolojik yapıları ve kültürel gelişimlerine göre değişiklik gösteren okuma nedenlerine yönelik önerilen bir liste şöyledir: 

  • Adet veya alışkanlık olarak.

  • Görev hissiyatıyla.

  • Genelde vakit geçirmek için.

  • Güncel gelişmeleri kavramak için

  • Anlık kişisel doyum için.

  • Mesleki ya da profesyonel ilgileri devam ettirip geliştirmek için.

  • Hobi olarak.

  • Toplumsal gereksinimleri ve vatandaşlık istemlerini karşılamak için.

  • Kendini geliştirmek ve ufkunu açmak için.

  • Entellektüel gereksinimleri karşılamak için.

  • Dinsel gereksinimleri karşılamak için.

25 Kasım 2016 Cuma

Göklere Anlat-Erica James

Kasım 25, 2016
Selamlar! : )

Bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine okumaya başladığım Göklere Anlat kitabını birkaç gün önce bitirmiştim. Öyle sürükleyici gitti ki uykusuz kalmama sebep oldu. 

Tell It To The Skies

Kitabın Adı: Göklere Anlat


Yazarı: Erica James


Çeviri: Mesut Şenol


Yayınevi: Epsilon


Sayfa Sayısı: 480


 


kitap


Konu


Lydia ve henüz bebek olan kız kardeşi, önce babalarını sonra annelerini kaybedince Büyükbaba ve Büyükannelerinin yanına yerleştiriliyorlar. Bu iki ebeveyn oğullarını ve gelinlerini hiç sevmedikleri ve dinlerini aşırı muhafazakar bir şekilde yaşadıkları için Lydia'yı sevmiyor ve kötü davranıyorlar fakat küçük bebeği kendi kurallarına göre yetiştirebiliyorlar.

Lydia hayata dair  acı gerçeklerle çok küçükj yaşta karşılaşmak zorunda kalıyor; bunlara rağmen umudunu ve güçlü olma özelliğini, büyüyünce güzel bir hayat yaşama isteğini kaybetmiyor. Lydia karakterini bu özelliği sayesinde çok ama çok sevdim.

Lydia yeni başladığı okulunda çok zorlansa da kendisini derinden etkileyen bir arkadaşlığa da adım atıyor.

Lydia yetişkin olduğunda Venedik'te huzurlu bir hayat yaşamaya başladığını görüyoruz. Ama geçmişin hayaletleri ve sırları onu bırakmamış; bu yüzden kitabın sonuna kadar büyük merak içinde neler olacağını bekliyoruz.

kitap

Genel Yorumlarım


Kitabın özellikle ilk yarısı aşırı sürükleyici ve merak uyandırıcıydı; elinizden bırakamayabilirsiniz. Sonlara doğru bazı yerlerde azıcık sıkıldım ama çok geçmeden başka başka gerçekler önüme çıkınca o heyecan da sonuna kadar sürdü.


Okurken heyecanlı bir film izler gibi oluyor, her sahnede karakterlerle birlikte yaşıyorsunuz. Bazı yerler öyle şaşırtıcı ya da öyle duygusal ki, bunların yüz ifademe yansıdığını hissediyordum.


Lafı fazla uzatmadan şiddetle tavsiye ettiğim bir kitap olduğunu belirtip altını çizdiğim yerlere geçeyim. Herkese iyi okumalar. :)


kitap


Altını Çizdiklerim


Son birkaç haftadır Lydia, yetişkinlerin sinirli olduklarında ve ne diyeceklerini bilemediklerinde, bilinen şeyleri belirtme gibi rahatsız eden bir alışkanlık içinde olduklarını fark etmişti. (sf 65)


Kim başkaları gibi olmak ister ki? Kim olduğumdan mutluyum. (sf 154)


Zengin ve akıllı olmak, şanslı doğmak demek değildi. (sf 169)


İyi dinle Lydia. Onlarsız daha iyi olursun. Erkekler! Bencil, işe yaramaz adiler hepsi de. (sf 227)

23 Kasım 2016 Çarşamba

Ölüm Pornosu-Chuck Palahniuk

Kasım 23, 2016
Herkese selam. :) Çok uzun süredir merak ettiğim kitaplardan biri olan Ölüm Pornosu'nu sonunda okuyabildim...

Bu kitap fazla müctehcen olduğu iddiasıyla yayınevi sahibine ve çevirmene dava açılmış. Görünce gerçekten şok oldum ve üzüldüm. Çünkü kitabın amacı müstehcenlik hissettirmek ya da insanların cinsi eğilimlerini tatmin etmek değil.

[caption id="attachment_795" align="alignleft" width="300"]Chuck Palahniuk, Ölüm Pornosu Chuck Palahniuk, Ölüm Pornosu[/caption]

Kitabın Adı: Ölüm Pornosu

Yazarı: Chuck Palahniuk

Çeviri: Funda Uncu

Yayınevi: Ayrıntı

Sayfa Sayısı: 208

 

kitap

Konu


  Her neyse. :) Şimdi konudan bahsedeyim. Porno kraliçesi Cassie Wright, bir film içerisinde 600 ayrı erkekle birlikte olarak rekor kırmak istiyor. Kitap, filmi çekmek üzere sırada bekleyen 3 erkeğin ve film çekimi sırasında planlamaları yapan ve orada bekleyen 600 erkeği sırasıyla çağıran Shelia'nın ağzından anlatılıyor.

kitap

Genel Yorumlarım


  Benim gibi aynı gün içerisinde okursanız psikolojinizin biraz tuhaflaştığını hissedeceksiniz; her Chuck Palahniuk kitabında olduğu gibi... Ölüm Pornosu beni, yazarın diğer kitaplarında olduğu kadar etkilemedi. Fakat Palahniuk'un her kitabını okumak istediğim için mutlaka bitirmem gerekiyordu; hiç sıkılmadan bitirdim.

Kitabın sonu yine şok edici ve ilginçti. Birçok gerçekliği kavramamı sağlayan, üzerinde uzun uzun düşündüğüm cümlelerle çok karşılaştım. Aynı zamanda çeşitli Hollywood yıldızlarına ait bir şeyler de öğrenmiş oldum. Gene Kelly'nin Singing in the Rain filminde şarkı söylediği sahneleri çekerken 39 derece ateşi olduğunu ve bu yüzde zatürre olduğunu veya Marilyn Monroe'nun diri kalmak için uyuşturucu alıp dakikalarca buz gibi su içinde beklediği gibi.

Chuck Palahniuk kitaplarını seviyorsanız okuyabilirsiniz; yeraltı edebiyatı tarzına çok alışık değilseniz kitap sizi biraz rahatsız edebilir. Şimdi alıntılara geçelim. Herkese iyi okumalar...

kitap

Altını Çizdiklerim


Bir pilici porno filmde oynatmak istiyorsanız, ona bir milyon dolar teklif etmelisiniz. Bir herifi oynatmak istiyorsanız, ona sadece sormanız yeter... (sf 13)

Günümüzde son olarak önemli bir başka şey de gerçeklik. Bütün kimliğiniz bir anda yok olursa ne yaparsınız? Bütün hayat hikayeniz bir yanlıştan ibaret oluverirse, bu durumla nasıl başa çıkarsınız? (sf 35)

''Aileler'' diyor Bay Bacardi, ''daima çocuklarının içine eder zaten.'' (sf 67)

İnsan, hayatının geri kalanını sadece bir dakikada tüketebilir. (sf 109)

Ne kadar çalışırsan çalış, ne kadar zeki olursan ol, yaptığın kötü seçimle tanınırsın. O yanlış şeyi yap ve hayatının sonuna kadar ölmüş ol. (sf 113)

Bay Bacardi beni görür görmez cep telefonunu göğsüne bastırıp, ''Onu öldürdün mü?'' diye soruyor. Dan Banyan, ''Veya daha kötüsünü yapıp ona onu sevdiğini mi söyledin yoksa?'' diye soruyor. (sf 157)

Olur da kafası çalışmazsa veya ümitsizliğe kapılırsa, denize düşüp yılana sarılmak zorunda kalırsa, duygusal açıdan birine ihtiyaç duyarsa ve hayatı düpedüz tepetaklak olursa, evlilik teklifimi kabul edebileceğini söyledi. (sf 180)

Hayatımın tamamını kendim için yaşadım. (sf 149)

14 Kasım 2016 Pazartesi

Kendini Tebrik Et

Kasım 14, 2016
İyi geceler! Bugün içinde bulunduğun koşullardan, günlerin gidişatından, çevrendeki insanların sana karşı davranışlarından memnun musun?

[caption id="attachment_790" align="aligncenter" width="300"]kendini-tebrik-etmek -Hey, nereye gidiyorsun? -Kendimi anımsamaya.[/caption]

Ardı ardına sıralanan birçok 'hayır' cevabı duyuyor gibi hissediyorum. Şöyle bir gerçek var ki, bugünkü koşullarımız bizim hayatımızın tamamı değil.  Kendini değerli ve önemli hissetmen tamamen senin hayatındaki gelişmelere bakış açına bağlı. Her yerde ''Kendine değer vermek, kendini önemsemek'' gibi şeylerden bahsedilir; klişe cümlelerden oluşan bu yazıları ve bu kitapları okuyunca çıkardığımız dersler, hayata geçirebilmek için biraz fazla soyut olabiliyor.

Kendini önemli ve değerli hissetmenin, daha doğrusu öyle olduğunu fark etmenin en önemli adımı kendini tebrik edebilmektir aslında.

İnsanlar tarafından beğenilmek, saygı görmek, pohpohlanmak birçok birey için paha biçilemeyecek kadar güzel bir his olabilir. Ama sadece dış dünya bizi takdir edecek, insanlar bizi alkışlayacak diye bir şeyler yapılmaz ki. İnsan, yaptığı işi kendisi takdir edebilmelidir önce. ''Ben iyi ki bunu yaptım. Bunun için kendimi rahat hissediyorum.'' diyebilmek, kendini sevmenin en önemli parçası.

Kendini mutlu ve rahat hissetmek için yapman gereken temel şeylerden biri, kalemi kağıdı alıp kendini tebrik etme listesi oluşturmak. Kilo vermek, iradeli davranmış olmak, zor bir ödevin üstesinden gelmek, bir şeyler öğrenmiş olmak, başka insanlara herhangi bir konuda yardım etmiş olmak gibi başarıları, çok ufak bir şey bile olsa kağıda yaz. Bütün bunlar için kendini tebrik et. Mutlu olup daha mutlu bir ruh haline girmek isteyişini de tebrik et. Çünkü çoğu insan bunu yapmakta zorlanıyor.

11 Kasım 2016 Cuma

Sonuncu Kurban-Agatha Christie

Kasım 11, 2016
  Merhabalar! Bir Agatha Christie kitabıyla karşınızdayım. Yine çacucak biten, aşırı sürükleyici, sonuna geldiğimde hayretten gözlerim fal taşı gibi açılmış kalakaldığım bir kitaptı Sonuncu Kurban. : )

sonuncu_kurban_agatha_christie_kitap_yorumlari_

Kitabın Adı: Sonuncu Kurban


Yazarı: Agtaha Christie


Çeviri: Gönül Suveren


Yayınevi: Altın Kitaplar


Sayfa Sayısı: 224


divider_pink

Konusu


  Konusu şöyle: Cinayet romanları yazan bayan Ariadne Oliver, Pairot’ya telefon ediyor. Nasse şatosunda yaşayanların düzenleyecekleri panayır için bir cinayet oyunu hazırladığını, ama tuhaf giden bir şeyler olduğunu söylüyor ve Hercule Pairot’yu çağırıyor. Bayan Oliver hazırladığı cinayet oyununda kötü bir şeyler olacağını, belki bir cinayet olacağını hissediyor ve Pairot’nun ne olur ne olmaz diye yanında olmasını istiyor . Pairot, cinayet oyununu kazanan kişiye hediyeleri verecek kişi sıfatıyla şatoya geliyor. Şatoda yaşayanlarla tanışıp genel gözlemler yapma fırsatını buluyor.

Ve beklenen oluyor. Kurban rolünü oynayacak olan kızın panayırda gerçekten de öldürülmüş olduğunu anlıyorlar. Cinayet oyununun oynandığı gün panayıra birçok kişi geldiğinden dolayı katili tahmin edebilmek epey zorlaşıyor. Ve kitabın sonunda şok edici şeylerle karşılaşıyoruz.

divider_pink


  Karakterler


Amy Falliat: Bir zamanlar Nasse Şatosunun sahibi olan yaşlı kadın.

Sir George Stubbs: Nasse Şatosunun şu anki sahibi olan zengin adam.

Lady Hattie Stubbs: Sir George Stubbs’un genç, güzel ama aptal karısı.

Amanda Brewis: Lady Stubbs’dan pek hoşlanmayan sekreter.

Etienne De Sousa: Yıllardan beri görmediği akrabasını ziyarete gelmiş yakışıklı bir genç.

Alec Legge: Bazı gizli dertleri olan genç bir atom bilgini.

Sally Legge: Alec Legge’nin güzel karısı.

Ariadne Oliver: Ortada bir şeyler döndüğünü hisseden ünlü yazar.

Michael Weyman: Lady Hattie Stubbs’ın bencil olduğundan emin genç mimar.

Paul Masterton: Kendi halinde, sakin bir millet vekili.

Connie Masterton: Paul’e çok destek olan karısı.

Jim Warburton: Masterton’un sekreteri.

Marlene Tucker: On dört yaşında, çirkin ve çok meraklı bir kız.

Merdell: Sözüne kimsenin inanmadığı geveze bir ihtiyar.

divider_pink

Genel Yorumlarım


  Genel bir yorum  yapacak olursam, tek kelimeyle harika bir Agatha Christie romanıydı diyebilirim. Betimlemeler öyle gerçekçi, anlatılanlar o kadar sürükleyiciydi ki, her bir sayfayı içinde yaşayarak okudum. Kesinlikle okumalısınız diyor ve 5 yıldız veriyorum. : )

7 Kasım 2016 Pazartesi

Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü-Aimee Bender

Kasım 07, 2016
Herkese selamlar. :) Bazı yoğunluklardan dolayı bir süredir kitap okuyamıyordum. Ama sonunda, uzun zamandır  merak ettiğim, Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü kitabını 2 gün içinde bitirebildim. Kitabın kapak tasarımı ve ismi çok hoşuma gitti. Arka kapaktan okuduğum kadarıyla konu da ilgi çekiciydi; büyük hevesle okumaya başladım.

limonlu_pastanin_siradisi_huznu_kitap_yorumu-2
Kitabın Adı: Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü

Yazarı: Aimee Bender

Çeviri: Suat Ertüzün

Yayınevi: Can Yayınları

Sayfa Sayısı: 276

cute-hearts-t6

  Şimdi biraz kitabın konusuna değinelim. Annesi, babası ve abisi ile yaşayan Rose bizlere çocukluğundan başlayıp 20'li yaşlarına kadarki yaşantısını anlatıyor. Küçük Rose  bir gün annesinin limonlu pastasını tadarken , annesinin duygularını da tatmakta olduğunu keşfediyor. Hasta olduğunu zannediyor. Ama çok geçmeden anlıyor ki  yiyecekleri yapan kişilerin ruh hallerini tadabilme yeteneği ile yaşamaya alışması gerekiyor.

Rose bu şekilde, annesinin başka  bir adamla beraberlik yaşadığını anlıyor. Kitapta Rose’un abisinden de çok sık söz ediliyor. Sürekli bilim kitapları okuyan, yalnız kalmayı seven, hemen hemen her şeye tepkisizliklerle karşılık veren abisi ile ilgili çok tuhaf şeyler görüyor Rose.

limonlu_pastanin_siradisi_huznu_kitap_yorumu-1

Kitap ilerlerken Rose’un hayatının gidişatı ile birlikte abisine neler olduğunu da çok merak ediyoruz. Şu an spoiler olabileceği için ayrıntı vermek istemiyorum ama abisinin ara sıra ortadan kaybolmak gibi tuhaf davranışları ve çok ilginç hareketleri var. Ama kitap boyunca bu konuda merak giderici bir şeye rastlamıyoruz. En çok merak ettiğim şeyin tatmin edici bir açıklığa kavuşmaması içime oturdu diyebilirim. :)

Gelelim genel yorumlarıma.  Limonlu Pastanın Sıradışı Hüznü’nü hiç sıkılmadan okudum. Duyduğum tek eksiklik, bazı karakterlerin en çok merak ettiğim taraflarına hiç değinilmemesiydi. Rose’un abisinin tuhaflıkları veya annesinin eşine aşık olmasına rağmen onu neden aldattığı gibi.

Mutlaka okunmalı diyemem. Çok etkileyici bir kitap değil çünkü. Ama akıcı ve farklı bir konusu var; sıkılmadan bitirebileceğiniz bir kitap.

cute-hearts-t6
Altını Çizdiklerim

Huzursuz edici bir şeyler hissediyorsam bile bunun, hızla bir bulutun arkasına geçip birkaç saniye içinde tekrar pırıl pırıl parlayan güneşten bir farkı yoktu. (sf 17)

Gününüz güzel geçmiyorsa gündüz vakti dışarı çıkıp alışveriş yapan yabancıları görmek kendinizi çok yalnız hissettirebilir. (sf 86)

Çocukların çoğu ilerideki hayatlarında ailelerinin kusurlu, kafası fena halde karışık insanlar olduğunu öğreniyorlardı zaten. (sf 120)

Berbat bir durumdayken sevdiğiniz birini görmek, minnetin en iyi barometrelerinden biridir. (sf 196)

1 Kasım 2016 Salı

Güçlü Kadın Karakterleri Olan 5 Kitap

Kasım 01, 2016
Güçlü kadın karakterler çerçevesinde ilerleyen romanları okumayı çok seviyorum. Benim için bir romanın baş kahramanı kadınsa kesinlikle çok daha sürükleyici olduğunu hissediyorum. Güçlü kadın karakterleri olan kitapların ufak bir listesi ve kısaca konuları.

Kadın Oyunları-Dario Fo



Baskı Yılı: 2014

Yayınevi: Açılım Yayınları

Kadın oyunlarının sayfalarını çevirmeye başladığınızda; Çarmıha Gerili Meryem Ana, Filistinli Bir Kadın, İşçi Kadın, Mahkum Kadın, Tecavüze Uğrayan Kadın, Teröristin Anası, İşkence Gören Kadın, Partizan Ana, Romalı Lisistrata, Medea ve diğerleriyle tanışacaksınız.
Bu oyunlar onların monologları, ancak aldanmayalım, yaşamda olduğu gibi buradaki her oyunda da başkahraman daima bir erkektir. Bu oyunlarda kadın ve erkeğin sonsuz yaşam serüveni, sevdaları, tutkuları, acıları, ihanetleri anlatılır.

Okurken, zaman zaman ağlatan ve çok güldüren yaşam serüvenleri...
Ancak, Moliere'in söylediği gibi "gülmek, zeka ve kavrama işidir."
Ağlamaksa camın üzerindeki su tanesi gibi hoş ve boş olmamalı. Önemli olan oyunlardaki politik söyleme tüm kadın ve erkeklerin katılımı, bunu paylaşabilme yetisi ve keyfi...

Güneşi Kuşatmak-Paula Mclain



Sayfa Sayısı: 408

Baskı Yılı: 2016

  Paris'teki Eş kitabının yazarı Paula Mclain'in, Remzi kitabevinden çıkan yeni romanı Güneşi Kuşatmak, toplumun katı önyargılarıyla mücadele eden cesur bir kadını konu alıyor.

Sömürge halindeki Kenya'da, annesiz büyümek zorunda kalmış bir kadın: Beryl Markham. 1920'li yıllarda, küçük yaşta ailesiyle Afrika'ya gelen Beryl, annesi onları terk edince, bölgedeki diğer kabile çocuklarıyla bir arada büyüyor.

Vahşi doğaya meraklı, tutkulu, cesur bir kadın olan yetişmiş olan Beryl,  bir kadın pilot olarak rekorlara imza atıyor. Özel hayatındaki birkaç başarısız ilişkinin ardından, yakışıklı bir safari avcısı Dennys Finch ve bir yazar olan Karen Bixon arasında bir aşk üçgeninin içinde buluyor kendini.

Çağının ön yargılarına ve katı anlayışlarına meydan okuyan Beryl'nin korkusuz, duygulu ve heyecanlı yaşamını 20. yüzyılın başlarındaki Afrika'nın görkemli doğasında izliyoruz.

Gerçeğin Parçaları-Daniel Woodrell



Sayfa Sayısı: 256
Baskı Yılı: 2016

16 yaşındaki Ree Dolly'nin babası, metamfetamin laboratuvarı işlettiğine dair suçlamalardan kefaletle serbest kalıyor ve hemen ardından ortadan kayboluyor. Fakat 1 hafta sonraki duruşmaya katılmayacak olursa, ailesinin tek varlığı olan evlerinin elinden alınacağına karar verilmiş.

Hasta annesi ve 2 küçük erkek kardeşi ile bir başına yaşam mücadelesi vermek zorunda kalan Ree, 1 hafta içinde babasını ölü ya da diri, mutlaka bulmak zorunda. Ree Dolly, babasına ulaşabilmek için aile büyüklerine başvuruyor fakat çok farklı ve ürkütücü gerçeklerle yüz yüze kalıyor.

Aynı isimle sinemaya da uyarlanan, dört dalda Oscar'a aday gösterilen ve başta Sundance Film Festivali Büyük Jüri Ödülü olmak üzere pek çok ödül kazanan Gerçeğin Parçaları; metanet, cesaret ve çetin yaşam şartlarının acısıyla yüzleşme isteği etrafında gelişen bir hayatta kalma hikâyesi.

Nasıl Kadın Olunur- Caitlin Moran



Sayfa Sayısı: 344
Baskı Yılı: 2013

Simone de Beauvoir, "Kadın doğulmaz; kadın olunur" demişti; hepsi bu olsa iyi...

Nasıl Kadın Olunur?, benim kadın olmayı yanlış anladığım onca zamanın öyküsünü anlatıyor. Evet, eski moda feminist "yükselen bilinçlilik" hâlâ büyük değer taşıyor. Ama ne zaman ki konu kürtaj, kozmetik mucizeleri, doğum, annelik, seks, aşk, iş, kadın düşmanlığı, korku ya da kendi teninin altında nasıl hissettiğine gelse, kadınlar, çok ama çok sarhoş olmadıkça birbirlerine genellikle doğruyu söylemez.

Renkli kişiliği, çılgın fikirleri, samimi üslubu ile tanınan ve doğruları söylemekten vazgeçmeyen biri olan Caitlin Moran, 2010'da İngiltere'de yılın köşe yazarı ödülünü aldı. 2011'de Times'taki yazıları nedeniyle yılın eleştirmeni ve röportaj gazetecisi seçildi.
Caitlin Moran'ın Nasıl Kadın Olunur'unu sevmek için o kadar çok sebep var ki…

Cinsiyetçiliğe öylesine muhteşem bir şekilde direniyor ki bunu neredeyse fark etmiyorsunuz bile... Mutlaka okunmalı.
New York Times

Moran'ın zekası baştan çıkarıcı.
The New Yorker

Müthiş eğlenceli... Moran eşsiz diliyle okurlarını hem eğlendiriyor hem de bilgilendiriyor...

Feminizm militanlığı yapmıyor, feminizmi insancıllaştırıyor.
Publishers Weekly

Ben, Malala-Malala Yousafzal



Sayfa Sayısı: 392

2014 Nobel Barış Ödülü'nün sahibi Malala Yusufzay'ın otobiyografisi BEN, MALALA tek bir insanın sesinin bile dünyaya değişim yönünde ne kadar büyük bir ilham verebileceğini kanıtlıyor…

Taliban kuvvetleri Pakistan'ın Svat Vadisi'ni kontrol altına aldığında, küçük bir kız hiç korkmadan düşüncelerini dile getirdi. Malala Yusafzay susturulmayı reddederek eğitim hakkı için mücadeleye girişti.

9 Ekim 2012 Salı günü, 15 yaşındayken, neredeyse bunu canıyla ödüyordu. Okul servisiyle eve dönerken, yakın mesafeden açılan bir ateşle başından vurulmuştu.

Malala'nın mucizevi şekilde hayatta kalıp iyileşmesi, onu Kuzey Pakistan'daki ücra bir vadiden New York'taki Birleşmiş Milletler binasının koridorlarına uzanan olağanüstü bir yolculuğa çıkardı. Malala 16 yaşında, barışçıl protesto eylemlerinin dünya çapında sembolü ve Nobel Barış Ödülü'nü kazanan en genç isim oldu.
(Tanıtım Bülteninden)