Şimdiye kadar okuduğum en etkileyici romanlardan biri olan Aşktan da Fazla’yı yorumlamak istiyorum. Eskiden romantizm kokan kitapları hiç sevmezdim; saçma bulurdum. Ama bu kitapla birlikte fikrim tamamen değişti. Önce biraz konusunu anlatayım.
Konu
Ebeveynleri ölünce kimsesiz kalan Rosalinda, bir manastır okuluna gider. Buradan mezun olunca sekreterlik yapmaya başlar. Bu arada müziğe ve baleye olan ilgisi, manastır okulundaki kısıtlı yaşamıyla birlikte iyice artmıştır. Çalışmaya başlayınca sürekli bale, tiyatro ve operalara gider.
Bir gün kuğu gölü balesini izlerken, rastgele yanına oturmuş olan Richard’la tanışır. Aralarında bir bağ oluşur ve görüşmeye başlarlar. Richard, Rosalinda’dan 15-20 yaş büyüktür ve evlidir. ve bir kız babasıdır; ama sadece zenginliği için kendisiyle evlenen karısını hiç sevmez.
Böylece Rosalinda gel-gitler ve duygusal çatışmalar içinde kalır. Fakat sonunda aşk kalbini ele geçirir ve Richard'ın metresi olarak hayatına devam eder; tüm kalbiyle ve bedeniyle ona ait olur. Ve ortaya dokunaklı, heyecanlı, hiç bitmemesini istediğimiz bir aşk hikayesi çıkar.
Genel Yorumlarım
Kitaptaki karakterler öyle gerçek, öyle etkileyiciydi ki sanki hakikaten birinin günlüğünü okuyormuşum hissine kapılıyordum. Kitap biterken içimden, keşke bitmese diyip duruyordum. Richard ve Rosalinda’nın arasındaki aşk gerçekten çok ama çok dokunaklı geldi bana…
Anladığım kadarıyla bu kitabın yeni baskısı yok ve temin etmek biraz zor. Ben kütüphanede denk gelmiştim; fakat sahaflarda bu kitabı arayıp bulmayı hedefliyorum; beni böylesine etkileyen bir kitabın mutlaka kitaplığımda olması gerekiyor… Defalarca okumak üzere. : )
Altını Çizdiklerim
Hayat beni yenmeyecekti, ben yaşamasını başaracak, bana zalim davranan dünyayı ayaklarımın altına alacaktım. (sf 54)
-Neden ıstırap ve güzellik daima el ele yürürler Richard?
-Çünkü güzellik insanoğlunun idealidir. İdealine ulaşmak isteyen, haliyle acı çeker. (sf 346)