23 Nisan 2017 Pazar

Rüyalar ve Ruhun Ölmezliği

Rüyalar ve Ruhun Ölmezliği

İnsanları ruh ve ruhun ölmezliği kavramına götüren rüyalar olmuştur.

Bilindiği gibi, rüya insanın iç yaşantısının bir yanı olup,  ilk ve ilkel insandan günümüze kadar sürekli olarak insanların ilgi alanı içinde yer almıştır.

İlk çağlarda ya da ilkel insanların yaşadığı çevrelerde ruh insanın içinde, bedenden ayrı bir varlık olarak değerlendirilmiş, bu tür değerlendirmelerde rüyaların büyük etkisi olmuştur. Uyku sırasında kendisini başka yerlerde, değişik yaşantılar  içinde, yabancı kişilerle birlikte gören insan, bu sırada bedeninden görünmen bir varlığın çıkıp dolaştığına inanmıştır. Ayrıca ölülerin rüyaya girmesi bu inancı pekiştirmiştir. Böylece rüyalar insanların bedenden ayrı bir ruhu olduğu görüşünün doğmasına, gelişmesine ve dinsel inançlar için ortak bilinçte yer almasına yol açmıştır.

ruyalar_ve_ruhun_olmezligi

Bugün ilk insanın uyku ve rüya üzerinde düşüncelerine benzer yorumları, ilkel insanların yaşadığı bölgelerde ya da bu tür düşünceleri benimsemiş insanlar arasında da bulmak olasıdır. Bu konuda araştırmalar yapmış olan Frazer, ilkel insanların yaşadığı Yeni Gine ve Güneybatı  Pasifik’te bulunan Matuku adalarından yaptığı incelemeler sonunda, buralarda her insanın birbirinden ayrı bir bedeni, bir ruhu, bir de rüyalarına giren bedeni olduğuna inandıklarını görmüştür. Rüya sırasında bedenden ayrılan ruh, rüyaya giren beden biçiminde rüyanın içeriğine karışır. Ruh yaşam boyu bedenle birliktedir. Uykuda, rüya sırasındaki geçici ölümde sürekli olarak bedenden ayrılıp ya başka bedenlere ya da ruhların bulunduğu dünyaya gider. Uyku sırasında bedenden ayrılan ruhun gezdiği yer yer, gördüğü nesne, kişi ve olaylar, yaptığı işler rüyada görülür.

Yeni Gine adasında rüyayla gerçek o denli birbiri içine girmiştir ki, rüyada başkasından dayak yediğini gören yerli uyandığında kendisine dayak atanı bulup döver. Benzer durum Matuku adasında yaşayan yerliler için de söz konusudur. Rüya sırasında karsının başka bir erkekle ilişkide bulunduğunu gören bir yerlinin uyanınca karısını öldürdüğü yazılmıştır. Matuku adasında, ruhun bedene dönmesine zaman tanımak amacıyla uyuyan birinin birden bire uyandırılmaması, ruhun kolayca kaçabileceği ağzı açık uyumanın zararlı olduğuna ilişkin gelenek ve görenek yaygındır.