Korku Edebiyat ve Endüstrisi
Günümüzde insanlardaki temel korkuların simgeleşmesinde, somutlaştırılmasında masallar, korku öyküleri ve romanları yanında korku filmleri ve video kasetleri de yer almıştır.
Buralarda insanlar korku yaratan simgeleri, anlamsız, gelişigüzel, gereksiz biçimde seçip kullanmamışlardır. Bunlar ilk ve ilkel insanların yarattığı simgelerin çağdaş insanın düşüncesine, imgelemesine, tasarımına, yaratıcılığına göre değiştirilmesi, yeniden biçim ve renk kazanmasıdır. Başka bir deyişle, çağımız insanının simge yaratma yeteneği, ilk ve ilkel insanın kullandığı simgelerden korku öykülerinin, romanlarının, filmlerinin, video kasetlerinin kahramanlarını, konularını, olaylarını çıkarmıştır.
Böylece çağımızda yaşayan insan için de korku romanı okumak, korku filmi ve kaseti izlemek yoluyla temel korkuları ve bunları çoğaltan, şiddetlendiren geçmiş, günlük, gelecek korkularını, yarattığı kaygıyı simgeleştirerek azaltma, yumuşatma olanağı ortaya çıkmıştır. Öte yandan şeytan, kötü ruh, cadı, cin, hayalet, dev, öcü gibi ilk ve ilkel insanlardan beri sürüp gelen dehşet ve korku veren simgelerin, çağdaş birçok korku romanında, filmde, kasette hiç değişmeden kullanıldığını da belirtmek gerekir. Böylece korku romanları, filmleri çağımız insanına bir yandan ilk ve ilkel insanın temel korkularından kaynaklanan ortak simgeleri aktarmakta, öte yandan bunlara yeni biçim ve renkler katarak çağdaş korku simgeleri yaratmaktadır.
Korku romanlarında, filmlerinde kullanılan simgeler ister ilk ve ilkel insanla ortak, ister çağdaş olsun, amacı temel korkuları azaltmak, bunların yönünü değiştirmektir.
Ayrıca, insanın korku yaratan durumun kişinin, nesnenin, olayın üstüne gitmesi, bunlarla karşılaşması, bir süre sonra bunlara karşı duyarsızlaşma yaratmakta, insanı günlük korkulardan fobilerden kurtarmaktadır.
Buraya kadar anlatılanların ışığı altında insanların korku romanlarını okumalarında, korku filmi izlemelerinde görülen çelişki bir ölçüde anlaşılmaktadır.
Ancak özellikle çocuklar ve gençler bu tür korku romanlarının ve filmlerinin kolayca etkisi altında kalabilir, yeni yeni korkular yaratabilirler.
Korku Kahramanları
Yirminci yüzyılın başlangıcında (1911) Fransa’da Pierre Souvestre ve Marcel Allain, ‘’Fantoma'' adını verdikleri siyah pelerinli, yüzü maskeli, eli hançerli, herkese korku ve dehşet veren bir kahraman yarattılar. Bu kahramanın serüvenleri kısa sürede bütün dünyaya yayıldı. Fantoma’nın serüvenlerini anlatan romanlar, günün olanakları içinde beş altı yüz bin dolaylarında basıldı. Yirmi dile birden çevrildi.
Kimi ülkede bu tür romanların insanlara ve topluma kötü etkiler yapacağından çekinenler, bunların yasaklanması için girişimde bulunmaya başladılar. Ancak bu girişimler sonuç vermezken, Feuillade’in çabalarıyla kısa süre içinde Fantoma’nın dehşet ve korku dolu serüvenlerini anlatan beş film çevrildi.
Fantoma rolü oynayan Rene Navarre büyük başarıya ve üne ulaştı. Fantoma filmlerinin ulaştığı başarı ABD’de benzerlerinin çekimine vekorku kahramanlarının yaratılmasına yol açtı.
Bu akımın etkisi altında Almanya’da Paul Leni dehşet, korku, saldırganlık ögeleri içeren ‘’Mumyalar Müzesi’’ adını verdiği ilk sanat filmini çevirdi.
İlk çevrilen sesli filmler arasında yer alan Dreyer’in ‘’Vampir’’ adlı filmi dehşet ve korku veren yeni bir kahraman tipi ve değişik öğeler yaratmıştır.
Amerikan sinemasında 1928-1941 yılları arasında bunlara, ‘’Drakula’’ ve ‘’Frankestein’’ tipleri katılmıştır. Aynı yıllarda ilk ve ilkel insanların hayalet kavramı ‘’Görünmeyen Adam’’ filmleriyle sürdürülmüştür.
Özcan Köknel