Psikeart dergisi 44. Sayıdan Alıntılar
- Zaman her şeyin ilacı mıdır?
- Zamanı nasıl geçirdiğinize bağlı olarak değişir. Zamanı atlayarak yaşayanlar için zaman ilaç olamaz. Ama zaman, yayanlarda, acısını hissedenlerde bir ilaç görevi görür.
-Her şeyin bir zamanı var mıdır?
- Her şeyin zamanı aslında o andır; ertelemek zamanı kayıp ettirir, kaybolan zamanlar geri gelmez, geri gelmedikçe zihin onlara takılır durur. (Kültegin Ögel)
Rahatsız edici durumlarda hızlanıp, düşünmeden hızlı hızlı gereken işleri bitirmek ve sonra rahat rahat koşulların keyfini çıkarmak; sevdiğin insanlara ve işlere savurganca zaman ayırmak benim güneşte koşturup gölgelerde yavaşlamaktan kazandığım bir yaşam tarzına dönüşmüştür.
Böylece benim ikili zaman kullanımı sistemim olmuştur. Böylece güzel zamanların keyfini çıkarırsınız; zor koşullarda da fazla düşünmeden hızlı hızlı iş bitirirsiniz! (Emine Zinnur Kılıç)
‘’Bugünü Yaşama Arzusu’’ kitabında Yalom, geçmiş anılar ve gelecek özleminin yalnız memnuniyetsizlik yarattığını, zihinsel dinginliğe giden yolun şu anı gözlemekte ve farkındalığımızdan oluşan nehirde rahatsız edilmeden akıp gitmesine izin vermekte yattığını belirtmiştir.
Bu farkındalık, zamanın bütünselliğini kavramayı içermektedir. Tek bir zaman dilimine taılıp kalmak, tamamlanmamış bir iş olarak sürekli o anı yaşamaya çalışmak, beraberinde psikopatolojiyi getirecektir.
***
İnsanlar ne istediklerinin, neler hissettiklerinin farkında değillerse, duygu, düşünce ve davranışları üzerinde denetimleri yoktur. Bu kişiler, seçimlerini özgürce yapamazlar. Kırık bir plak gibi hep anı nağmeyi mırıldanıp, tamamlayamadıkları yaşantılarını bir şekilde bütünlemek için çaba harcarlar. Bu, asıl sorunun ne olduğunu kavrayıncaya kadar süren bir arayıştır. Bu süreç içinde kişi, özgürlüğünü yitirmiş, alışkanlıklarının esiri olmuştur.
Yaşam, gelecekteki bir ‘umut’ ya da geçmişte ‘tamamlanmamış bir işi bitirme çabasından’ çok, şimdiyi yaşamaktır. Kişi, şimdiyi yaşamaya başladığı andan itibaren kendini fark edecek ve gereksinmelerine daha duyarlı olacaktır.
***
Bireyin sorunlarını çözebilmesiiçin öncelikle yaşamın akıp gittiğini bilmesi gerekmektedir. Yaşamın akıp gittiğini bilmek, sürekli değişen olayların yaşanmakta olduğunun farkına varılmasını sağlar.
***
Geçmiş geride bırakılan ancak yine de anımsanarak yaşanabilen bir zaman boyutudur.
***
Sorunların ortaya çıkması ile birlikte, kişi bunların üstesinden nasıl geleceğini bilemediği takdirde, yani ‘Şu an’ ile başa çıkamadığında, gelecekte de normal yaşamını sürdüremeyecektir. Eğer kişi,fantezi, sözel ya da fiziksel boyutlarıyla kendi davranışlarının farkında olursa, kendi zorluklarını nasıl ürettiğini görebilir. Ancak bu sayede ‘’Şimdi ve burada’’ya odaklanarak şimdiki sorunlarını çözmek için kendi kendisine yardımcı olabilir. Çözülen her sorun, bir sonrakinin çözümünü daha da kolaylaştıracaktır.
‘’Yaşam dolu olmayan her şeyi bozguna uğratmak istiyorum.’’
(Şebnem Soysal)
İnsanın anda olabilmesi için, onu dibe çökerten ve geriye çeken duygularla (keder gibi) ve oluştan dışarı, ileriye fırlatan duygularla (kaygı gibi) baş edebilmesi gerek.
***
Psikoterapide asıl amaç, danışanın belli bir sorununu çözmek değil, genel olarak sorunlarla baş edebilmesini sağlamaktır. (Şule Öncü)
Yaşadığımız şeylerden kendimizce dersler çıkarmak bizim hayat içerisinde daha sağlam basmamıza vesile olurken eğer zihnimiz, zaman olgusu içerisinde geçmişi geçmişte bırakamazsa, zihin acı verici olayın tekrarını yaşamaktan korkar. (Bahar Köse Karaca)
Geçmiş olumsuz deneyimler, gerekli dersler alındıktan sonra artık işlevsiz hale gelir. Tatsız anıların keyif kaçırmaktan başka pek bir işe yaradığı görülmemiştir. (Tuğba Metinyurt)
Zamana dair en yaygın metaforlardan biri akarsu metaforudur. Bu eşsiz metaforun en güzel paradoksu ise Melih Cevdet Anday’ın şu dizelerinde gizlidir: ‘’Geyik akarsuyu özlediğinde/Hem su hem geyiktir akan.’’ (Şehmus Ay)
- Zaman ertelemez, insan ertelemez.
- Zamanı boşa harcamak en büyük cahilliktir.
- Üzerimde vakit yok, yanıma almamışım. (Tarhan Gürhan)