***
Tanrı bir kapıyı kapatırsa, son sürat kosmaya başlayıp o lanet kapıyı kır. (Marie Bostwick, Pamuk İpliğinden Hayaller, sf 90)
***
Gençlikle orta yaş arasındaki fark buydu işte... İnanç yerini kuşkuya

***
Bir kez daha dağılırlarsa, yeniden bir araya toplanması imkansızdı düşlerin... Salt anıları güzelleştirmek için olsa bile... (Erendiz Atasü, Dullara Yas Yakışır, sf 17)
***
Üçümüz, kurduğumuz bir bağın simgesi olarak, kol saatlerimizi yüzü bileğimizin içine dönük gelecek şekilde takardık. Elbette, bir özentiydi bu ama belkide daha fazla bir şeydi. Zamanı kişisel, hatta gizli bir şey gibi duyumsamamızı sağlıyordu. (Julian Barnes, Bir Son Duygusu, sf 10)
***
Bizler, bizim için kararlaştırılmış şeylerden çok, kendi seçtiğimiz şeylere inanmak istiyorduk. (Julian Barnes, Bir Son Duygusu, sf 12)
***
Korkularımızdan bir başkası da buydu: Yaşamın edebiyat gibi çıkmayacağı korkusu. (Julian Barnes, Bir Son Duygusu, sf 19)
***
Her nasılsa ikna olmuştuk: üçümüzün, onun hala en yakın dostları olduğuna, onun bize bağımlı olduğuna. Acaba bu sadece bizim ona bağımlı olduğumuz gerçeğini gizlemenin bir yolu muydu? (Julian Barnes, Bir Son Duygusu, sf 23)