Hepimiz makyaj yapmanın cildi yaşlandırdığının farkındayız. Fakat kendimizi iyi hissetmek ve solgun görünmemek adına birçoğumuzun olmazsa olmazı haline geldi makyaj yapmak.



Yine de, makyaj yapmadan da yeterince iyi görünmek mümkün.







Yüzünüzü Günde 2 Kez Yıkayın



Makyajsız güzel görünmenin en önemli adımı yüzünüzü iyi temizlemektir. Cilt tipinize en uygun temizleyiciyi seçin. Cildinizi kurutan veya yıkadıktan sonra hala fresh hissedemediğiniz yüz temizleyicilerini kullanmayın. Her gün 2 kez yıkamaya özen gösterin; 2'den fazla yıkarsanız cildinizde kurumalar başlayabilir ve solgun görünebilir.

Yıkadıktan Sonra Nemlendirin



Yüzünüzü yıkadıktan 5 dakika sonra mutlaka nemlendirici kullanın. Cildiniz hassas bir yapıya sahipse kokusuz ve yumuşak yapılı bir nemlendirici kullanın.

Haftada 1 Kez Peeling



Cildinizin ölü hücrelerden arınmasına yardımcı olacak, soluk görünümü yok edip daha ferah ve parlak görünmesini sağlayacak olan peeling işlemini haftada 1 kez veya cildiniz çok hassas değilse 2-3 günde bir uygulayabilirsiniz.

Bu işlemi kozmetik ürünlerle, kahve telvesiyle veya yüz kesesi ya da havlu ile (havluyu sıcak su ile ıslatarak) uygulayabilirsiniz.

Cildinizi tahriş etmemeye, yıpratmamaya, peeling işlemini çok sık yapmamaya dikkat edin. Aksi halde cildiniz kuruyup tahriş olabilir.

Tonik Kullanın



Cildinizin doğal pH dengesini sağlayıp onarılmasına yardımcı olan tonik, temizleme ve nemlendirme işleminden sonra uygulanmalı ve her gün kullanılmalıdır. Kullanacağınız toniği seçerken, alkol içeriği olmayan bir ürün olmasına dikkat edin.

Makyajınızı Mutlaka Temizleyin



Makyajsız güzel görünmeyi hepimiz istiyor ve amaçlıyoruz. Ama zaman zaman makyaj yapmamızı gerektiren durumlar olabilir.

Böyle günlerde, eve gelir gelmez mutlaka makyajın tamamını temizleyin. Özellikle uyurken tamamen makyajsız olmaya dikkat edin.

Her Zaman Güneş Kremi Kullanın



UVA ve UVB ışınları soğuk  ve yağmurlu havalarda da cildinize zarar verebilir. Hava soğuk, bulutlu veya karlı bile olsa cildinize uygun, yüzünüzün hassasiyetine göre üretilmiş, nemlendirici özelliği olan, 30 faktörlü bir güneş kremi kullanmayı ihmal etmeyin.

Yüzünüze Dokunmayın



Bu alışkanlık yüzünüze zarar verecek, siyah nokta ve sivilce oluşumunu arttıracaktır. Elinizdeki bakterileri yüzünüze taşıyarak cildinizin kötü görünmesine ve çeşitli cilt sorunlarına sebebiyet verebilirsiniz.

Su İçin



Bol su içmek, cildinize ve sağlığınıza yapacağınız en iyi yatırımdır. Günde en az 10 bardak su içmeye (saatlere yayarak) özen gösterin. Kışın çok susamadığımız ve üşüdüğümüz için bunu yapamıyor olabiliriz. Bu durumda sıcak su için. Sıcak suyunuza birkaç damla limon dışında herhangi bir çay kullanırsanız saf suyun verdiği etkiyi tam olarak alamazsınız.

Su içerek cildinizin kendini yenilemesine, göz çevrenizdeki koyulukların ve ton farklarının ortadan kalkmasına, metabolizmanızın toksinlerden arınmasına yardımcı olursunuz.

Kaşlarınızı Şekillendirin



Yüz tipinize uygun bir kaş şekli, makyaja duyacağınız ihtiyacı azaltacaktır.

Saçlarınızı Temiz Tutun



Sönük ve yağlı saçlarla kendimizi güzel hissedemeyiz. 2 Günde bir yıkayarak sağlıklı ve parlak görünen saçlarla daha güzel görüneceksiniz.

Saç uçlarını 2 Ayda Bir Kesin



Saçlarınızın daha sağlıklı ve canlı görünmesi için saç uçlarınızı bir buçuk veya iki ayda bir, boyundan kısalmayacak şekilde kestirin.

Kirpik Kıvırıcı Kullanın



Maskara kullanmaksızın kirpiklerinizin iyi görünmesini kirpik kıvırıcısı ile sağlayabilirsiniz. Kıvırıcıyı 5 dakika kadar kirpiklerinizde tuttuktan sonra, temizlenmiş ve kuru bir maskara fırçası ile tarayın.

Dudaklarınızı Nemlendirin



Kuru ve pul pul olmuş dudaklar güzel görünmenizi engeller. Bunu önlemek için dudaklarınızı peeling etkisi için diş fırçası ile çok bastırmadan hafifçe fırçaladıktan sonra dudak nemlendiricisi uygulayın.

Diş Sağlığınıza Dikkat Edin



Dişlerinizi mutlaka en az günde 2 kez, iki dakika fırçalayın. Teniz ve sağlıklı dişler ve ağız ile daha güzel ve bakımlı olacaksınız.

Kitap kurtları, birilerinin ''Ben kitap okumuyorum.'' dediğini duyduğunda şaşkınlığa düşer ve buna inanmak istemezler. Kitaplar olmadan yaşayan o insanların gözlerini açabilme, ne büyük şey kaçırdıklarını gösterme isteği gelir.



Kitap okumaktan nefret ettiğini söyleyenlere vermek istenilen tepki: 



Kitap okumaksızın yaşamaya nasıl devam edebiliyorlar...



Hele ki bir filme bayılıp, filmin kitaptan uyarlandığını bile bilmeyenler daha da acı vericidir.



Ayrıca kitapları okumaksızın, yalnızca dekor için kullananları da unutmayalım.



Kitap karakterlerine aşık olmanın nasıl bir his olduğunu asla anlamayacaklardır.



Oysaki kitap kurtları, en az çocukların Noel Baba'ya inandıkları kadar inanırlar karakterlerin nasıl da gerçek olduğuna...

Gece kulüplerindense kitap kulüplerini tercih etmenize bir türlü anlam veremezler.



Kitap kurtlarının içinden, okumayı sevmeyen insanlarla sohbet etmek bile gelmez.

Bazı kitapların sadece okunmayı değil, defalarca okunmayı hak ettiğini anlayabilmelerini dileriz. Aynı kitabı 5 kez okumanın aptallık olduğunu düşünürler çünkü...

Yalnızca gerçek hayatla yetinmeyi seçiyorlarsa bu onların kaybı...

Selamlar. Uzun zamandır merak ettiğim bir kitap olan Lolita’yı sonunda okudum. Orta yaşını geçmiş bir adamın küçük bir kıza olan tutkusunun konu alındığı dışında hiçbir ön bilgiye sahip değildim. İsterseniz kısaca konudan bahsedeyim.



 

Humbert isimli bir adam, kendi anılarını anlatıyor bu kitapta. Küçükken çok aşık olduğu bir kız var. Onunla çok yakınlaşsa ve duygusal bir şeyler paylaşmış olsa da çok şey yaşayamıyorlar ve kız ölüyor. Adam yıllar sonra, bir edebiyat profesörü olarak, Amerika’da Charlotte isimli dul bir kadının evinde kirada kalmaya başlıyor. Kadının 12 yaşındaki kızı Dolores’i görür görmez içinde çok güçlü hisler beliriyor. Onsuz yaşayamayacağını hissediyor. Küçük kızla yalnız kalmak için fırsat kolluyor.

Çok geçmeden, Dolores’in annesi Charlotte, Humbert’e aşık olduğunu, onunla evlenmezse evinden çıkıp gitmesi gerektiğini belirten bir mektup gönderiyor. Humbert kızla yakınlaşabilmek adına teklifi kabul ediyor ama yine kısa bir süre sonra o kadın trafik kazasında ölüyor.

Dolores gittiği yaz kampından dönünce Humbert’le yalnız kalıyor. İkisi uzun bir süre şehri dolaşarak, modellerde konaklayarak vakit geçiriyorlar. Dolores Humbert’e çocukça ilgi gösterip onunla oyunlar oynuyor, kampta tecrübe ettiği bazı şeyleri onunla paylaşıyor.

Humbert, kızın büyümesinden ve kendinden uzaklaşmasından çok korkuyor. Dolores 17 yaşına geldiğinde de işler değişmeye başlıyor. İkisinin de hayatı biraz değişiyor. Fazla ayrıntıya girmeden konudan bahsetmeyi sonlandırayım. : )

Genel Yorumlarım

Önyargılı insanların okurken zorlanacağı bir kitap Lolita. Humbert karakterinin küçük Lolitasına duyduğu hisleri anlayabilmek ve içinizde hissedebilmek  o kadar kolay olmasa gerek. Sayfadan itibaren pedofili ve sapkınlık konuları benim aklımın ucundan bile geçmedi. Yalnızca orta yaşı geçmiş olan bu adamın küçük bir kıza olan çaresiz, duygulu, hassas aşkını hissettim. Konuya ve yazarın anlatış tarzına bayıldım. İnsana derin hisler katan, çok içten anlatımıyla her noktayı içinizde hissettiren bir kitaptı.

Mutlaka okunması gerektiğini düşünüyorum. Sonlarında ben biraz hüzünlendim açıkçası. Hayal ettiğim mutlu son öye değildi. : ) Her neyse, hayata bakış açınızın yelpazesini epeyce genişleten, müstehcen sahneleri bile içinizde büyük duygusallık ve hassasiyet oluşturarak hissettiren bir kitaptı.

Herkese iyi okumalar…

Altını Çizdiklerim

Zaman bizim hayallerimizden daha da süratle hareket eder. (sf 108)

Sevilen bir kız kadar zalim bir kimse yoktur bu dünyada. (sf 158)

O kadar müşfikti ki sırf ahbaplık ve şefkat dolayısiyle kendisini herhangi bir zavallı mahluka, kırık bir ağaca veya üzgün bir kirpiye teslim ederdi. (sf 244)

Herkese selamlar! : ) Bitirene kadar elimden bırakamadığım bir cinayet romanı: Mavi Kuşun Peşinde kitabını yorumlayacağım. Hyperion yayınlarından çıkmış olan kitabın yazarı Alison Littlewood’u daha önce duymamıştım.

Kitabın Adı: Mavi Kuşun Peşinde

Yazarı: Alison Littlewood

Çeviri: Belgin Selen Haktanır

Yayınevi: Hyperion kitap

Sayfa Sayısı: 304

Baskı Yılı: 2013

Konu

 Neyse, şimdi konudan bahsedeyim kısaca. Kızı okul kraliçesi seçilen bir kadın, kutlama gecesinden sonra evine geldiğinde, kapısında bir paket buluyor. Paketin içinden kan dolu bir şişe ve tıkaç olarak kullanılmış bir ayak başparmağı çıkıyor.

Ertesi gün ormanlık bir alanda genç bir kızın cesedi bulunuyor. Polis memuru Cate, cesedin bırakılış biçiminden dolayı aklına eski masallar geldiği için, uzmanlık alanı geleneksel peri masalları olan edebiyat öğretmeni Alice’e danışıyor. İki kadın, katilin masallara dair bir şeyler anlatmaya çalıştığında karar kılıyor ve bunlara göre ip uçlarını birleştiriyorlar.

İlk cinayetin Pamuk Prenses masalını anımsattığını düşünüyorlar.  Çok geçmeden, bir başka peri masalını anımsatan başka cesetler de bulunuyor. En vahşi versiyonları uygulanan bu masallar, cinayetleri çok ilginç kılıyor. Fakat çok geçmeden işler biraz karışıyor ve tam katile yaklaştık derken başka ip uçları polisi ve Alice’İ farklı yollara yönlendiriyor.

Genel Yorumlarım

Polisiye sevenlerin kesinlikle okuması gereken, sonuna kadar adrenalini bitmeyen bir kitaptı. Son zamanlarda okuduğum birçok polisiye cinayet romanlarında yüzde seksen aşk içeriği oluyordu. Ama bu kitap öyle romantik şeylere değinmeden, tamamen cinayetlere ve masallara odaklanmış, bunları müthiş bir gizem içerisinde aktarmış bir anlatıma sahip. Sizi bulunduğunuz yerden ve düşüncelerden uzaklaştıracak, sağlam bir polisiye okumak itiyorsanız kesinlikle Mavi Kuşun Peşinde’yi okumalısınız.

Altını Çizdiklerim

Bazen insanın karşısına çok fazla gerçeklik çıkabiliyordu; ne de olsa tüm bunlar çocukları korkutmak için anlatılan bir masal olsaydı, çok daha rahatlatıcı olurdu. (sf 150)

Herkese merhabalar! :) Romantik komedi türünde filmler seyretmeye bayılıyorum. En çok Amerikan yapımı komedi filmlerini beğeniyorum. Kanada yağımı Bağımlı Mutluluk da bunlardan birisi oldu.




Kocaman bir kase mısır patlatıp filmi izlemeye başladım. Kendi evini bir pansiyon olarak işleten, yemek yapmayı çok seven, şişman ama çok güzel bir kızın hayatını ele alıyor. Etrafındaki herkes aşkı bulmuşken onun yalnız oluşu, aradığı aşkı bulamayışı ve yaşadığı çöküntülerin yanında çok renkli bir kişiliği var. Pansiyonunda kalan bir adama aşık olduğunu düşünüyor ama hiç beklemediği bazı şeylerle karşılaşıyor, hayal kırıklığına uğruyor.





Çok derin bir konusu olmayan,  bahsettiğim profildeki bu kızın hayatının bir kısmını ele alan, izleseniz de izlemeseniz de olur diyebileceğim bir filmdi.

Ama hiçbir kısmı sıkıcı değil; vakit geçirmek için izleyebileceğiniz bir yolculuk filmi olabilir. :)

Hiçbir sebep yokken dakikalarca pencereden dışarı bakıyor musunuz? Yapmanız gereken bir şeyler varken internette gereksiz araştırmalar veya oyunlarla meşgul oluyor musunuz?

Sürekli kendinize, ''Artık vaktimi boş geçirmeyeceğim.'' diyor ama bir türlü başlayamıyorsanız, zaman kaybı yaratan ve gününüzü boş geçirmenize neden olan şeyleri durdurmak istiyorsanız bu taktikleri uygulayabilirsiniz.



1.Sosyal medyadan ve oyunlardan uzak durun

İnternette gerekli şeyler için araştırma yapmayı, abartılmadığı sürece tehlikeli bulmuyorum. Fakat sosyal medyanın ve oynanan oyunların tek bir faydası bile yoktur bizlere.

2. Bütün siyah ekranlı cihazları göz önünden kaldırın.

Telefonunuzi tabletiniz, televizyonunuz ve daha ne varsa, gözünüzün önünde olmasın. Her an bakma ve kontrol etme ihtiyacı duymayacağınız bir yere koyup hayatınızı o cihazlara bağımlı olmadan yaşayın.

3. Yapmanız gereken her şeyi listeleyin

Çok ufak bir şey bile olsa, yapmayı planladığınız her şeyi, her görevinizi yazın. Ben bunu yapmaya başladım bile. Küçük bir not defterine satın almam gereken  şeyleri, uğramam gereken yerleri, yapılması gereken her ne varsa hepsini oraya yazıyor ve hallettiğimde yanlarına tik işareti koyuyorum. Bu sayede yapmam gerekenleri unutmuyor ve listedeki her maddeye tik koyabilme hedefiyle, çok daha dolu yaşadığımı hissediyorum.

4. Günün saatlerini listeleyin

Bunu birkaç yapmanız yeterli olacaktır. O zaman dilimlerinde ne yapıyor olduğunuzu yazın. Sonra da ne yapsaydım daha dolu bir gün geçirmiş olurdum sorusunu kendinize sorun. Bir sonraki günü daha dikkatli ve daha dolu geçirmeye odaklanın. Her geçen gün iyiye gittiğinizi göreceksiniz.

5. Hobi edinin.

Bunu her yerde duymaktan sıkıldık hepimiz. Ama enerjik kalmak ve motivasyon bulmak için bu kesinlikle gerekiyor. Herhangi bir kursa yazılabilirsiniz; hem çevrenizi genişletmiş olursunuz hem de bir şeyleri başarma hedefine sahip olursunuz.

6. Kendinizi sevin

Kim olduğunuzu bilin ve kendinizden memnun yaşayın. Değiştiremeyeceğiniz koşullar için üzülüp durmak sadece zaman ve enerji kaybıdır. Bunun yerine kendinizi geliştirmeye, eksik yönleriniz belirleyip tamamlamaya çalışın.

7. Arkadaşlarınıza vakit ayırın

İnsan, akıl ve ruh sağlığı açısından sosyalleşmesi gereken bir canlıdır. Yakın arkadaşlarınızla daha sık buluşup vakit geçirin. Aynı zamanda yeni dostluklar kurmaya da her zaman açık olun. Kendinizi daha iyi ve güçlü hissedeceksiniz.

8. Her gün yeni bir şeyler öğrenin

Öğrenmek bizleri olduğumuzdan daha enerjik, sağlıklı ve zeki yapan bir aktivitedir. İlginizi çeken konular bulun ve kütüphanelerdeki sınırsız kaynaklardan bunlarla ilgili araştırmalar yapın, not tutun. İlgili insanlarla görüşün. Kendinizi çok daha dolu ve değerli hissedeceksiniz. Dışarıdan sıkıcı gibi görünen bu aktiviteyi birkaç kez yaptıktan sonra ne kadar iyi geldiğini gördüğünüzde şaşıracaksınız.

8. Zamanınızın çalınmasına izin vermeyin

Hiçbirimiz bunu hak etmiyoruz. Telefonda boş yere gevezelik yapıp dakikalarınızı çalanlara müsait olmadığınızı söyleyin. Sizi yolda durdurup almayı düşünmediğiniz dergileri satmaya çalışanlara, paranın nereye gittiğini bilmediğiniz yardım kuruluşu görevlilerine ''Vaktim yok.'' deyin ve yolunuza devam edin. ''Yalnızca 2 dakika.'' diye ikna etmeye çalışabilirler; fakat tanımadığınız birisinin boş yere 2 dakikanızı çalmasına izin vermekle kendinize ve ömrünüze çok büyük haksızlık etmiş olursunuz.

9. Sabah giyeceğiniz şeyleri önceden hazırlayın

Özellikle biz kızlar için sabahları çok zaman kaybı yaratan kıyafet seçme aşaması, hep geç kalmamıza neden olur. Bu yüzden, uyumadan önce mutlaka ne giyeceğinize karara verin.