22 Temmuz 2016 Cuma

Gündüzsefası-Sarah Jio

gunduzsefasi-kitap-yorumuKitabın Adı: Gündüzsefası

Yazar: Sarah Jio

Çevirmen: Duygu Parsadan

Yayınevi : Arkadya Yayınları

Sayfa Sayısı: 360

Baskı Yılı: 2014

Sarah Jio’nun okuduğum ilk kitabı olan Gündüzsefası’nın yorumuyla  karşınızdayım arkadaşlar. :)

Kısa sürede okuyup bitirdim; sürükleyici, heyecanlı, merak ettirici bir kurguya sahipti.

Hepinize  şiddetle tavsiye ettiğim  Gündüzsefası romanında, konu, ailesiyle ilgili bazı derin acıları unutabilmek ve biraz olsun yaslarını unutup hayata dönebilmek  için Tekneler Caddesi’ndeki yüzen evlerden
birini kiralayan Ada’nın yaşadığı olaylar ve kiraladığı evde bulduğu eski bir sandık çerçevesinde gerçekleşiyor.  evde bulduğu bu eski hatıra sandığını inceliyor Ada. Sandığın içindeki eşyalar, yıllar önce Ada’nın kiraladığı o evde yaşamış olan Penny’ye ait.   Ada, Penny’nin uzun zaman önce gizemli bir şekilde kaybolduğunu ve kasaba halkının da bu konuda konuşmamak için yemin ettiğini öğrenince Penny’nin geçmişini ve neden kaybolduğunu daha da çok merak ediyor, bazı araştırmalar ve çıkarımlar yaparak, kasabada yakınlaştığı insanlara sorular soruyor, Penny’ye ne olduğunu, neler yaşadığını öğrenmeye çalışıyor.

Ada bu araştırmasıyla oyalanırken yepyeni insanlarla tanışıyor, aşkı sorguluyor ve gerçekten de acılarının üstesinden gelmeyi biraz olsun başarabiliyor. Kitabın sonunda  hayretten ağzım açık kaldı; hiç beklenmedik gerçekler ve hatıralar su yüzüne çıkıyor ve aklımızın ucundan bile geçmeyecek bağlantılar la karşılaşıyoruz. Hoş bir kurgu, duygusal açıdan hissettirdikleri, heyecanlı olaylar ve farklı konusuyla Gündüzsefası kitabını kesinlikle herkese tavsiye ediyorum.  İyi okumalar…

ayrac2


---altını Çizdiklerim---

Küçük ve ucuz bir restoranda gece ikiye kadar nasıl oturduğumuzu hatırladım. Ve hayatın en güzel yanlarının, en karanlık anlardan doğduğunun nasıl farkına vardığımı da. (sf 129)

Yıllarımı mutluluğun peşinden koşarak geçirdim. Ama mutluluk büyümene yardım etmez. Bunu sadece mutsuzluk yapar. (sf 195)

O gün göldeyken, bir kuş gibi olmak istediğimi fark ettim. Beni dibe sürükleyen koşullardan fazlasıyla etkilenmeye bir son vermek istedim. Bu, bazı şeylerin yas tutmaya değmediği anlamına gelmiyor. Yasını tutman için yeterince zamanın oluyor. Bunu ben de yaşadım. Ama hayatımın ona göre şekillenmesine izin vermek istemedim. (sf 232)

Keşke birileri bunu bana uzun zaman önce söyleseydi. Küçük bir kızken, büyüyünce her şeyin mükemmel olacağını sanırdım. Ama benim için öyle olmadı. (sf 273)