23 Ağustos 2016 Salı

Olumsuzluklara karşı iyimser olabilmek

Sıkıntılı bir hayat, hayatı bize sevdirmeyen bir hayat, sürekli patinaj yaptığımız bir hayattır. Aynı hataları tekrar tekrar yaptığımız, hatalarımızdan öğrenmediğimiz ve geçmişin hapishanesi içinde yaşadığımız hayattır. İnsanlar kendilerini geçmişin üzüntülü olaylarına hapsediyor, orada debelenip duruyorlar. Olumsuza yönelme eğilimi her insanda mevcuttur.

Hayatın bizi ısıran taraflarını daha çok hatırlıyoruz, onları pencereden_disari_bakan_kiz_tablobüyütüyoruz. Üzüntülü, sıkıntılı anlarda, olumsuz olayın penceresinden bakarsak yalnızca karanlıklar görürüz. Ama sorunları tanıdıktan sonra aydınlık pencereler bulmak bizi olumlu bakmaya yöneltecek, bu yönde kendimizi eğitmemizi sağlayacaktır. Neye dikkatimizi veriyorsak, o, hayatımızı kaplıyor.

Kendinizi karanlığa ve mutsuzluğa hapsederek, sadece kendinizi cezalandırmış olursunuz. Üzüntümüzü de daha yapıcı, daha pozitif şeylere dönüştürmeyi bilelim.

ayrac3

‘’İyimser insanlar yaşanan başarısızlığı değiştirilebilir bir nedene bağlarlar, kötümser insanlara göre ise bütün bunlar değiştirilemez nedenlere bağlıdır. İyimser insanlarda hayatta her şeyin iyi gideceğine dair güçlü bir beklenti vardır. İyimserlik, duygusal beceri açısından kişiyi yılgınlığa, umutsuzluğa ve depresyona karşı koruyan bir tutumdur.

İyimser insanların zihinsel kavgaları ileriye dönük ümidi arttırırken, kötümser insanların zihinsel kavgaları ümidi azaltır. Kötümser insanlar yenilgiyi telafi edilemez bir sonuç olarak görürler. İyimser insanlara göre ise, her şeyin bir telafisi olabilir.

İyimser görüş, her şeyin iyi yönüne bakabilme becerisi kazandırdığı için başarıya götürür.’’ (Nevzat Tarhan, Kendinizle Barışık Olmak, sf 60)