Somerset Maugham’ın Hayat Hüzünleri kitabını Ege Üniversitesi Merkez Kütüphanesinden ödünç almıştım. Daha sonra, yeni baskısının bulunmadığını öğrendim. Bence göz ardı edilmemesi gereken bir kitap Hayat Hüzünleri. Yeni baskının çıkmasını çok isterdim. Mutlaka okunması gerekenler listemde yerini aldı bile.
Şimdi biraz konudan bahsedelim. Philip isimli bir küçük çocuğun, hizmetçi tarafından kucaklanıp hasta annesinin yanıbaşına götürülme sahnesiyle başlıyor kitap:
‘’Donuk, kurşuni bir sabahtı. Bulutlu, puslu havada kar yağacakmış gibi bir hava hissediliyordu. Hizmetçi kadın çocuğun uyumakta olduğu odaya girdi ve perdeleri açtı. Sonra çocuğun yanına doğru ilerleyerek, ‘Kalk, Philip’ diye fısıldadı. Üzerindeki örtüyü açıp çocuğu kucakladı ve aşağı kata indirdi. Çocuk tam manasıyle uyanmamıştı bile. Hizmetçi kadın, ‘Annen seni istiyor’ dedi. ‘’
Philip’in annesine veda edişinin ardından zavallı kadıncağızın ölmesiyle birlikt Philip hem babasız hem annesiz kalmış oluyor. Bir papaz olan amcasının yanına taşınıyor. Burada bazı şeylerde zorlansa da çok geçmeden alışıyor.
Okula başlayınca, bir ayağının sakat olması sebebiyle topallayışı
yüzünden çok işkence hissediyor ve güçlü kalmak için mücadele etmek zorunda kalıyor. Hayatının geri kalanında da birçok zorluk yaşayacağı bu sakat ayak, Philip’i üzmekle berber onun bazı yönlerden gelişmesine, kişiliğinin sağlam olmasına da sebebiyet veriyor.
Philip meslek edinimi için eğitim almak amacıyla Almanya’ya gidiyor; fakat fikrini değiştirerek ressam olmaya, Fransa’ya gidiyor. Çok geçmeden tekrar fikrini değiştiriyor ve ölmüş babası gibi doktorluk eğitimi almaya karar veriyor.
Tahsili süresince hayatın güzel yönlerini de gördüğü gibi, hiç ummadığı bir kızla acılı bir aşk da yaşıyor. Hayatın hiç yüzleşmediği yönleriyle defalarca yüzleşiyor. Fakat ne olursa olsun Philip hiçbir zaman centilmenliğinden ve iyi yürekliliğinden vazgeçmiyor.
Biraz kederli, biraz da düşündüren bir kitap. Hayata dair çok temel bazı noktalara yer yer değinmesi, beni kendi hayatım üzerinde de düşünmeğe itmesi, Philip ile birlikte sanki kendim de büyüyormuşum gibi hissettirişi ve bütün bunların müthiş bir sürükleyicilik içinde olması harikaydı. Nihal Yeğinobalı’nın çevirisine hayran kaldım. Günümüzün fazla basit Türkçesi yerine, alıntılarda da göreceğiniz gibi, çok çok zengin bir dil ile ifadelerin oldukça naif aktarılması kitabı çok çok değerli kılıyor.
Gerek güçlü betimlemelerle, gerek diyalogların akıcı oluşuyla şıp diye biten, elden bırakılamayan bir kitap. Mutlaka okumanızı tavsiye ediyorum.
Somerset Maugham
Bu arada yazar hakkında da birazcık bilgi vermeliyim. Hayat hüzünleri, Somerset Maugham’ın kendi hayatını anlattığı otobiyografik bir romanmış zaten. 3 kez filme de çekilmiş. Yazar da tıpkı Philip gibi anne ve babasını küçük yaşta kaybetmiş ve amcasının yanına yerleşmiş. Ardından Almanya’da felsefe öğrenimi gördükten sonra İngiltere’de tıp eğitimi almış. Türkçede “Şehvet Düşkünü”, “Hayatın Esiriyiz”, “Hayat Hüzünleri” adlarıyla yayımlanan Of Human Bondage kitabı başyapıtı olarak sayılıyormuş. Hayat Hüzünleri dışında birçok kitabı varmış. Şeytanın Kurbanları ve Ay ve Altıpara kitapları da Türkçeye çevrilmiş. Somerset Maugham, 91 yaşında Fransa’da hayata gözlerini yummuş.
Hayat Hüzünleri’ni yeni baskısının çıkması ve çok daha fazla okuyucuya ulaşması dileğimle… Bu arada şimdi alıntıları yazarken hangi sayfa olduğunu belirtemeyeceğim. Kitap ciltlenirken üst kısım çok yukarda kalmış olduğu için sayfa sayıları görünmüyordu.
Altını Çizdiklerim
Louisa yenge Philip’i şimdi yepyeni bir sevgiyle seviyordu. Çünkü Philip ona ıstırap çektirmişti.
***
Hepsini bitirdikten sonra sevdiği masalları tekrar tekrar okumayı adet edindi. Başka hiçbir şey düşünmez olmuş, etrafındaki dünyayı tamamen unutmuştu şimdi. Böylece, kendi de farkında olmadan, dünyanın en zevkli meşgalesi; kitap okuma adetini edinmiş oldu. Bilmiyordu ki böyle hayatın kaygularından uzaklaşabileceği bir sığınak yaratmaktaydı. Bilmiyordu ki kitaplardan kurduğu bu asılsız dünya onun gözünde gündelik, gerçek dünyayı sönük, hayal kırıcı bir yer haline dönüştürecekti.
***
Kim bilir, hayatta insanın istediğini elde ettikten sonra pişmanlığa kapılması belki de mukadderdi.
***
Bana çok zalim davrandı sonradan. Bütün erkekler böyledir zaten. Hepiniz kalpsizsiniz.
***
- Yani kadere inanıyorsunuz.
- İnanmazmış gibi hareket ediyorum. Ama herhangi bir şey yaptığım zaman açıkça görüyorum ki kainatın bütün kuvvetleri ezelden beri bu hareketi hazırlayagelmişlerdi ve benim aslında bu hareketi yapmaktan başka çarem yoktu. Yaptığım şey iyiyse övünmeğe kendimde hak bulamadığım gibi, kötü bir şeyse kendimi suçlu da bulamam.
***
Aşk denilen o deliliğe kendini kaptırınca bütün dünya zevklerinden kendini nasıl yoksun bırakmış olduğunu şimdi fark ediyordu.
***
Zaten hayatın hazin tarafı da bu değil miydi? Çarşambadan sonra mutlaka perşembenin gelmesi? Ve hiçbir kudretin bu sırayı bozmaması…
***
Bugünün sıkıntısına bir de yarının sıkıntısını eklemeğe kalkarsam hayatın yaşanacak yanı kalmaz.
***
Ben başından geçen tecrübelerden ders almasını ve davranışlarını ona göre ayarlamasını bilen nadir insanlardan biriyim.
***
Hep ayni hikaye! Erkeklere ıstırap çektirmek gerek ki, değerini bilsinler. Şefkat göstermeğe gelmiyor.
***
Hülyaların sayesinde zamanın ve mekanın hakimi olabildiğin sürece hayat şartlarının ne önemi kalır ki!